Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Soykırım Ayetleri
3. [Gerçekten de] Rabbimiz Allah, [vaadine uygun] şekilde Beseniye meliki ' Oğ ve kavmini de elimize teslim etmişti de, biz de tek bir kimseyi dahi sağ bırakmayacak şekilde onların hepsini katletmiştik. 4. O vakit onun bütün şehirlerini de işgal etmiştik. Onlardan al[a]madığımız tek bir şehir dahi kalmamıştı. Bu bağlamda [ele geçirilmesi] zorunlu hat (el-baftu'l-mucib) (sınır, bölge) üzerindeki 60 yerleşim birimi (karye) [ile] ' Oğ'un Beseniye'deki krallığını [işgal etmiştik]. Tesniye 3
Sayfa 1599 - cilt: 2
Var mı bunu lügata bakmadan okuyacak bir babayiğit ?
Hicret-i Seniyyeleri'nin 11. yılı Reblülevvelinin 12. Pazartesi günü Resûl-i Ekrem efendimiz irtihal ederek Hazret-i Ebû Bekir es-Siddik makamı hilâfete geçmişti. Bu tarihi takip eden günlerde İslâm dininin o güne kadar görüp geçirdiği hayâti devirlerin en çetin bir safhası kaydedilmiştir. Resûl-i Ekrem'in yirmi üç sene devam eden
Sayfa 299Kitabı okudu
Reklam
" Doğru kelâm ve üslup ile kabul edileceği konusunda şüphe duymadan ve hepsinden önemlisi doğru bir kalp ve zihin birlikteliğiyle ALLAH’a ulaşan her feryat , o yüce makamda dikkate alınacak ve el-Mücîb olan ALLAH bu çağrılara icabet edecektir. O hâlde insan , duanın usûl ve üslubunu çok iyi tespit etmeli , bu tespitler ışığında dua dua yakarmalıdır. "
El-Mucîb
Dua eden Allahu Teâlâ'nın isteklerini verecek en yüce makam olduğunu kabul etmiş, yanı sıra kendi yetersizliğini idrak ederek nefsinin azgınlığına kulluk perdesini çekmiş demektir.
Sayfa 178Kitabı okudu
el Mucib
Mucîb ismi doğrudan doğruya dua edenlere tahsis edilmiş bir isimdir. Yani Rabbimiz bir ismini sadece dua edenlere ayırmış ve onların dualarına mutlaka icabet edeceğini bu şekilde garanti etmiştir.
El-Mucîb
el-Mucîb, dua edene yakın olduğu ve kullarının duasını işittiği için icâbet eden demektir. O, kendisine dua etmeden önce kulunun duasını kabul eder ve ona hak ettiğinden fazlasını verir. Bilinmelidir ki: İcâbet iki türlüdür: Bunlardan birincisi, bağlanma, diğeri ise, imtinân icâbetidir. Birinci icâbet, kulun Hakkın emirlerine veya yaratıkların birbirlerine icâbet etmeleridir; ikinci tür ise, Hakkın yaratıkların duasına icâbet etmesidir. Bu ikinci tür, çağırdığında insanın kendi kendisine karşılık vermesine benzer. Bu durumda, kişinin bu çağrıya karşılık vermesi arasında herhangi bir zaman yoktur; çağrı zamanı, icâbet zamanıdır. Aynı şekilde, Hakkın kulun icâbetine yakınlığı, kulun bizzât kendisinin icâbetine yakınlığı gibidir. Nitekim Hak bu yakınlığı şu âyetiyle nitelemiştir: “Biz ona şah damarından daha yakınız.” Böylelikle Hak, kuluna yakınlığını kulun kendisine yakınlığına benzetmiştir.
Reklam
Sûfî kimdir?
Ebû Hemmâm Abdurrahman b. Mücîb es-Sûfi'ye [kuddise sırruhû] sûfînin kim olduğu sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "Nefsini (mücâhede ile) öldüren, nefsinin arzusuna uymayarak onu rezil eden, düşmanını (nefis ve şeytanı) yaralayan, insanlara nasihatte bulunan, devamlı Allah Teâlâ'ya karşı korku halinde olan, ameli eksiksiz yapan, ümitlerin peşine düşmeyen, eksikliğini örten, hataya düşmekten çekinen, kusurlarını sermayesi olarak gören, zanaatı hüzün olan, bütün yaşantısı kanaatle olan, Hakk'ı bilen, kapıdan ayrılmayan ve tüm mahlükattan vazgeçendir."
22.Hafta: el-Müneccî, el-Mucîb
O, sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran Müneccî'dir! O, duaları kabul eden, istekleri karşılayan, ihtiyaçları gideren Mucîb'dir!
Yâ Allah celle celalühü
ALLAH ER - RAHMÂN ER - RAHÎM EL - MELİK EL - KUDDÛS ES - SELÂM EL - MÜ'MİN EL - MÜHEYMİN
"Doğru kelâm ve üslup ile kabul edileceği konusunda şüphe duymadan ve hepsinden önemlisi doğru bir kalp ve zihin birlikteliğiyle Allah'a ulaşan her feryat, o yüce makamda dikkate alınacak ve el-Mücîb olan Allah bu çağrılara icabet edecektir. O hâlde insan, duanın usûl ve üslubunu çok iyi tespit etmeli, bu tespitler ışığında dua dua yakarmalıdır."
Reklam
Bedir sonrası Sa'd b. Ebi Vakkas'ın, Allah Resûlü (sas) ile aralarında bir hatıraya şahit oluyoruz: Sa'd o günlerin birinde geldi ve yoluna baş koyduğu Efendimiz'den (sas) bir dua istedi. Dedi ki "Ya Resulullah! Bana dua eder misin, benim de dualarım müstecab olsun, yani el-Mücib olan Allah katında kabul görsün. Ellerim ilahi dergâha doğru açıldığı zaman boş dönmesin." Bu duaya bizim de çok ihtiyacımız var değil mi? Biz de ne kadar isteriz kabul edilen bir duanın sahibi olabilmek. İlahi dergahta boş çevrilmeyen çağrı ve davetlerin sahibi olabilmek. Bunun için Efendimiz'in (sas) vereceği cevabı çok merak ediyoruz. Allah Resülü (sas) "Dayım!" diyerek taltif edip sevdiği Sa'd'a döndü ve dedi ki: "Ey Sa'd! Temiz (helal) şeyler ye! Duası kabul olunan bir kimse olursun. Muhammed'in canını kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duası) kabul olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse ateş ona daha layıktır."
Uhud'un meydanına gelince Abdullah b. Cahş'ın gözleri, Sa'd b. Ebi Vakkas'ı aradı. Neden mi? Bunun bir sebebi vardı. Sa'd b. Ebi Vakkas, bir gün gelmiş ve yoluna baş koyduğu Efen- dimiz'den (sas) bir dua istemişti. Demişti ki: "Ya Resûlullah! Bana dua eder misin, benim de dualarım müstecab olsun! (El-Mücib olan
Sayfa 276Kitabı okudu
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.