Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur "Allah'ın, yüzden bir eksik, doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri (öğrenip gereğiyle amel ederek) sayarsa, cennete girer. (Bu isimler şunlardır): O, kendisinden başka ilah olmayan Allah, er-Rahmân, er-Rahim, e-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlîk, el-Bâri, el-Musavvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsît, el-Hâfid, er-Râfi', el-Muizz, el-Müzill, es-Semî', el-Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Latîf, el-Habîr, el-Halîm, el- Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Alî, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kavî, el-Metîn, el-Velî, el-Hamîd, el-Muhsî, el- Mübdi, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâlî, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntekım, el-Afüv, er-Raûf, Mâlikü'l-mülk, Zü'l-celâli ve'l-ikrâm, el-Muksit, el-Câmi', el- Ganî, el-Muğnî, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi', en-Nûr, el-Hâdî, el-Bedî, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr". (T3507 Tirmizî, Deavât, 82)
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
Sa'd birgün geldi ve yoluna baş koyduğu Efendimiz'den bir dua istedi. Dedi ki: "Ya Resûlüllah! Bana dua edermisin, benim de dualarım müstecab olsun, yani el-Mücib olan Allah katında kabul görsün. Ellerim ilahi dergâha doğru açıldığı zaman boş dönmesin."
El-Mücîb
Allahu teala kendisinden ne istendiğini işitir. isteyeni ve istediği şeyi bilir, dilerse lahza içinde verir; dilerse bir zaman sonra verir, dilerse hiç vermez.
Allah-u Teâlâ:
"Gerçekten o kimseler ki günah kazanmaktadırlar; çok yakında onlar kazanmakta bulunmuş oldukları o (kötü) şeyler sebebiyle cezalandırılacak lardır. " (el-En'am Suresi: 120) Ayet-i Celilesinde günahı düşünmenin değil de ancak kesbin yani bi'lfiil işlemenin cezayı mucib olacağını açıkladı.
Sayfa 91 - Tuana Basın Yayın - 1.Baskı - 2017
Uhud'un meydanına gelince Abdullah b. Cahş'ın gözleri, Sa'd b. Ebi Vakkas'ı aradı. Neden mi? Bunun bir sebebi vardı. Sa'd b. Ebi Vakkas, bir gün gelmiş ve yoluna baş koyduğu Efen- dimiz'den (sas) bir dua istemişti. Demişti ki: "Ya Resûlullah! Bana dua eder misin, benim de dualarım müstecab olsun! (El-Mücib olan
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
Helal lokma ve duanın makbuliyeti.
Sa'd b. Ebî Vakkas, bir gün gelmiş ve yoluna baş koyduğu Efendimiz'den (sas) bir dua istemişti. Demişti ki: " Ya Resûlullah! Bana dua eder misin, benim de dualarım müstecâb olsun! (El-Mücib olan Allah katında kabul görsün.) Ellerim ilahi dergâha doğru açıldığı zaman boş dönmesin." Bu talep karşısında Allah Resûlü (sas) dayısına döndü ve dedi ki: "Ey Sa'd! Helal lokma yedikçe Allah'ın izni ile senin duam kabul görecektir..."
Abdullah bin Cahş
El-Mucîb
el-Mucîb, dua edene yakın olduğu ve kullarının duasını işittiği için icâbet eden demektir. O, kendisine dua etmeden önce kulunun duasını kabul eder ve ona hak ettiğinden fazlasını verir. Bilinmelidir ki: İcâbet iki türlüdür: Bunlardan birincisi, bağlanma, diğeri ise, imtinân icâbetidir. Birinci icâbet, kulun Hakkın emirlerine veya yaratıkların birbirlerine icâbet etmeleridir; ikinci tür ise, Hakkın yaratıkların duasına icâbet etmesidir. Bu ikinci tür, çağırdığında insanın kendi kendisine karşılık vermesine benzer. Bu durumda, kişinin bu çağrıya karşılık vermesi arasında herhangi bir zaman yoktur; çağrı zamanı, icâbet zamanıdır. Aynı şekilde, Hakkın kulun icâbetine yakınlığı, kulun bizzât kendisinin icâbetine yakınlığı gibidir. Nitekim Hak bu yakınlığı şu âyetiyle nitelemiştir: “Biz ona şah damarından daha yakınız.” Böylelikle Hak, kuluna yakınlığını kulun kendisine yakınlığına benzetmiştir.
Sa'd b. Ebî Vakkas: "Yâ Resûlullah! Bana dua eder misin, benim de dualarım müstecab olsun, yani el-Mücîb olan Allah katında kabul görsün. Ellerim ilahî dergâha doğru açıldığı zaman boş dönmesin." Allah Resûlü(sas) "dayım" diyerek taltif edip sevdiği Sa'd'a döndü ve dedi ki: "Ey Sa'd! Temiz(helal) şeyler ye! Duası kabul olunan bir kimse olursun. Muhammed'in canını kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duası) kabul olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse ateş ona daha lâyıktır." Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 321,399
Sayfa 352Kitabı okudu
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.