Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beyaz Ölüm Kuşları...
Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Beyaz Ölüm Kuşları
sonra bir gün anneler de ölür böcekler ve kertenkeleler ölür boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca sivrisinekler ve kâğıttan kayıklar ölür * sonra o gün çocuklar da ölür * biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Reklam
O gece ortaya çıkan Nihal: Bana kestane, sana düpedüz ela bakan gözler. Şefkatle veya hayranlıkla. Tırmanma isteği (sana), kayıp düşme heyecanı (bana) duyuran düz kumral saçlar. O saçların iki yana açılmış perde gibi durduğu hafif tümsek bir alın. Güneşin yüksekliğini ölçmeye çalışan ilkçağın gökbilimcileri için kesikli bir ufuk çizgisi işlevi gören seyrek kaşlar. (Artık çok sarhoşuz Çetin!) Bir burun. Evet, yalnızca bir burun; Çetin için ısırmalık, Ender için sıkmalık. Havada salınarak düşen bir yaprağın belli bir anındaki biçimini taklit eden ağız. Burada hemfikiriz, ikimiz de öpmek istiyoruz. Yine Çetin'in ısıracağı, Ender'in başparmağıyla işaretparmağı arasında sıkacağı çene. (Bunu senin çenende gösterdiğimde, boşalan tabakları almaya gelen kız kıkırdamıştı.) İki yatay çizgiyle işaretli solgun boyun. Göğüslerinin arasına dek inen hafif çilli bölge. (İkimiz de görmüştük işte!) Sağır dilsizlerden oluşan on beş yirmi kişilik bir futbol takımı kafilesi, deplasman maçından dönerken gece yarısı bir yol üstü lokantasında çorba içmek için durduğunda, kafiledekilerin birbirleriyle işaret diliyle konuşurken sergiledikleri bütün marifetleri sergileyen bir çift el. (Bu uzun ve fiyakalı benzetmeyi, sağ elini parmak uçlarını birleştirip sallayarak takdir eden Çetin.)
Kula kulluk etmek , ezilmek , sömürülmek , el etek öpmek, köleliğin ataması olan bu feodal düzen yıkılmalı , esaretten kurtulmalıydı bu ülke .
Sayfa 73 - FZM YayıncılıkKitabı okudu
Lisân-ı ehl-i dilde aşka gülzâr-ı belâ derler Cüvânın kâmet-i bâlâsına nahl-i cefâ derler Yakın olmaz güzeller âşık-ı mehcûr u şeydâya El öpmek ârzû etsen ıraktan merhabâ derler Harâbâtı eğerçi görmedik ammâ görenlerden İşittik bir neşât-efzâ makâm-ı dilküşâ derler Niyâz eyle cefâdan vaz gelsin cân-ı mahzûna Seni ey dil gam-ı cânâne ile âşinâ derler Halâs olmaya gibi aşk elinden bir zamân Yahyâ Yine bîçâreyi bir dilrübâya mübtelâ derler
( Arapların kurguları )
_Hz. Muhammed, peygamberlik nöbeti beklerken örtünürdü çünkü bu sırada ateş nöbetlerine tutulur, üşür, titrer ve kusardı. (Modern tıp buna temporal lob epilepsisi - peygamber hastalığı diyor.) _Ben ondan duydum. O da babasından, babası da arkadaşından, arkadaşı da bir yolcudan duymuş. _Uzzaoğullarında peygamberlik görevi babadan oğullara geçer.
Reklam
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Aralarında Necmeddin er-Rumî memluklarından Emir Seyfeddin Anas, Alemüddin Sanoğlu, Seyfeddin Balaban el-Harunî gibi bazı emirlerin de bulunduğu bir grup insan Sultan Kutuz'u öldürmek üzere Baybars'la söz birliği etmişti ve buna sebep de Baybars'ın Haleb nâibliğinden dolayı kalbinde beslediği kindi. Ordu Salihiye'ye doğru gidince Kusayr'da kalanlar tavşan avına çıkmayı kararlaştırdılar. Sultan Kutuz atına atlayıp bir tavşanın peşinden giderken bu ağız birliği edenler de onu öldürmek için peşinden çıktılar. Biraz uzaklaşıp da yanlarında kimse kalmayınca, Baybars ona doğru yaklaşıp özür dilemek istediğini bildirdi. Kutuz izin verdi. Baybars elini öpmek istiyormuş gibi yapıp birden üzerine çullandı. Anas da gelip hamle etti. Baybars elini tutup kılıçla vurdu. Sonra diğerleri saldırıp atından düşürdüler ve kargılayarak öldürdüler.
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Serinin 8. kitabı ile devam ediyoruz. Son iki kitap kaldı sonra seriyi tamamlıyoruz. Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm Kültür Sanat Atamızın bu bölümde teşvik edici yapılanmasıyla karşılaşıyoruz. Özellikle edebiyat resim heykel müzik tiyatro mimarlık gibi güzel sanatları kültürün oluşumu içinde ele alıp değerlendirmek gerektiğini belirtiyor. ayrıca elini öpmek isteyen bir sanatçıya karşı ''sanatçı el öpmez sanatçının eli öpülür '' sözüyle de bakış açısını anlayabilirsiniz Atatürk sanatçıya ve sanata çok önem verirdi.Ülkede millet mektepleri ve halkevleri açılarak sanata teşvik edilmiş 1937 ilk resim galerisi açılmıştır.1924 ilk musiki muallim mektebi kurulmuş 1936 devlet konservatuarı haline getirilmiştir. Ayrıca kendisi ''Hakikat , Bir Askerin Kabrine ,Şanlı Silahlı Güç ,Kasidei istibdat yahut kırmızı izler ''adlı şiirleriyle sanatçı kişiliğini de ortaya koymuştur. 2. Bölümde yüzme ve binicilik ve atıcılık yapan atamızın spor ile ilgili görüşleri yer alıyor son bölüm ise irade-i milliye ve hakimiyet-i milliye adlı kurduğu gazetelerden bahsediliyor.1920 de kurduğu Anadolu Ajansı ve ardından gelen Minber gazetesi ile basına ne kadar önem verdiğini görüyoruz.
Kültür Sanat Spor ve Basın
Kültür Sanat Spor ve BasınHanri Benazus · Sözcü Kitabevi · 20223 okunma
989 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.