Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kardelenler
Ah ben olmadan görmek isterdim ağacı. Ben olmadan koparmak isterdim göğü. Ben olmadan öpmek denizi. Hiçbir nesne titremeden çıkan ses gibi. Çığlık aramaktır olmayanı. Kanımızın aydınlığı bir gösterip yolumuzu, bir yitiyor. Rüzgârın uzattığı yönü güdüyorum sonra, gözlerim kapalı. Baş aşağı edici kokun yetiyor günahı sevmeye. Küçücük bir böcek destekliyor beni. Geleceğin şarkıları ruhumu okşuyor; herkesin eşit olarak, payını almadığı hiçbir şeye el süremem. Gözyaşlarının toprağı her gece yarısı bir sevinç sapı uzatıyor sabrın dudağına. Yılanların sel baskınını sezmesi gibi, yanılgıların saksıla- rını yukarı çıkarıyorum, göğün tavanarasına. Yazık, hiç su- çum yok, geleceği bilmekten başka. Kış yaklaşıyor böceksiz yaylayı suskunluğunda bırakmaya. Taşların yerini değiştiriyorum, ya da yağan karı öpüyorum diz çöküp. Ruhumu teslim ediyorum anlamayı aşan erince.
Bir çocukluk travmam daha geri döndü. Misafire 'Hoş geldin' demek. Yakın akraba, uzak akraba, konu komşu fark etmez. Eve kim gelirse gelsin odamdan çıkıp gelenlere hoş geldiniz demek zorundaydım. Demesine deriz hadi mesele değil de el öpmek gerekir mi? Öpmek istersin, "O kadar yaşlı mıyım?" diyen olur, öpmezsin, "öpsene ulan!" diye elini zorla dudağına yapıştıran olur. Tokalaşmak için elini uzatırsın, sık­ mayan olur. Elini verip kolunu kaptırdığın olur. Şapır şupur suratın yalayan olur. Ne kadar büyüdüğüne şaşıran mı istersin yoksa birbirinden gereksiz çocukluk anılarını tekrar tekrar anlatan mı? Hele akranın bir kı z varsa tam sıçtın demektir. Göz göze gelmemeye çalış dur işin yoksa
Reklam
— Sultanım, sen viranede gömülü bir hazinesin. Bense hikmete susamış bir avareyim. Lütfen istifade etmeme müsaade eder misin, ver elini öpeyim. — El öpmek?.. (Şaşırarak) Niçin? İstersen konuşalım, lakin sözden ne çıkar? Şimdiye kadar kim bilir kaç hayvan yükü kitap okudun, ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanların bilgisi nedir? Zevk ve kibirlerinin ihtiyacı olan sanayiye ait olanları diyelim ki bir şeydir. Lakin hak ve hakikate dair ne bilirler? Hiç! Akıl denklemiyle hakkı itiraf mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri birleştirmekle hikmet noktası bilinir mi? •••
Şeriatçılardan bazıları da, Kara Taş’ı kutsal bilmenin putperestlikle ilgisi olmadığını iddia ederlerken bayrak örneğine sarılırlar. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınlarında Kara Taş’ı öpüp okşamanın batıla inanmak olmayıp, Tanrı’ya saygınlık olduğu ve bu tür bir geleneğin bayrağı selamlamaktan farklı olmadığı yazılıdır. Başkanlığın
Sultanım, sen viranede gömülü bir hazinesin. Bense hikmete susamış bir avareyim. Lütfen istifade etmeme müsaade eder misin, ver elini öpeyim. El öpmek?.. (Şaşırarak) Niçin? İstersen konuşalım, lakin sözden ne çıkar? Şimdiye kadar kim bilir kaç hayvan yükü kitap okudun, ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanların bilgisi nedir? Zevk ve kibirlerinin ihtiyacı olan sanayiye ait olanları diyelim ki bir şeydir. Lakin hak ve hakikate dair ne bilirler? Hiç! Akıl denklemiyle hakkı itiraf mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri birleştirmekle hikmet noktası bilinir mi?
"Belki çok güçlü yoğunlaşırsam, belki seninle... hissedebilirim." Önünde kırılgan, solgun ve koyu renk parlak tırnaklarıyla bir el be- lirdi. Bileğinin arkasında bir gül yaprağı çarpıcı bir şekilde dururken sonra birden uçarak yok oldu. "Sana dokunabilir miyim?" En azından bu defa sormuştu. Hırıltılı bir ses tonuyla,
Sayfa 96
Reklam
Ailemden öğrendiğim en önemli şey, uyumun gereğiydi! Mutsuzken gülümsemek, acıkmışken birilerini beklemek, hatır için gelmek, sevmediğin yakının elini öpmek, acı çekmek için doğru zamanları aramak, güçlü olmak, olunamıyorsa güçlüymüş gibi yapmak! Bütün bunları insan olmak adına yapmak! Kısacası, eğitimli acılarım vardı benim. Ortalık yerde soyunmazdı yalnızlığım; el içinde ağlamazdı kederlerim.. Düşünüyorum da hastalık hastası olmanın, acınacak-acıtacak bir şeyler bulmanın, mazoşizmin temelinde, haklı olabileceğin acılar yaratma güdüsü var belki de.
İndim seyran ettim Firengistan'ı/İlleri var bizim ile benzemez
Bir el görürsün Sivas'taki ellere benzer Bir yüz İstanbul'dakine. Hemen yaklaşırsın Sıkmak için Öpmek için özlemle, Anlamazlar.
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki... Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı... Kimsenin kimseyi anlamadığı bir
Burası — burası, kiraz çiçeğinin daha siyah olmak istediği yer demek oraya göre. Burası — bu el demek, ona yardım eden, olsun diye böyle. Burası — o gemi demek, kum nehrinden geçtiğim: palamar tutmuş senin serptiğin uykuda yatan Burası — benim tanıdığım bir erkek demek: şakağı beyaz, söndürdüğü kor gibi. Alnıma çaldı kadehini ve geldi, yaklaşık bir yıl sonra, öpmek için 'o yaranın izini' Hem dua etti ve hem beddua ve hiçbir şey konuşmadı bir daha. Burası — bu kent demektir, senin ve bulutun egemenlik kurduğu, onun akşamlarından bizlere doğru.
Reklam
El-etek öpmek için kalmayınca bir insan, Dalkavukluk edilen patlıcanlar görmüşüz. Makam otosu ile giderken tuvalete, Şimdi yayan yapıldak kodamanlar görmüşüz. iblis ile şeytana ters giydirip papucu, Beş vakit namazında müslümanlar görmüşüz! Makamına muvafık orman kibarlarından, Nezaket dersi veren ne nâdanlar görmüşüz! Demokrasi tarihi yazacak bunu yarın, En yüce makamlarda saksağanlar görmüşüz! Aptal dostlarımızdan yıllarca çektiğimiz, Derdimizi anlıyan ne düşmanlar görmüşüz! Gıdıklayıp güldüren meşhur mizahçılar mı? Buz dolabından farksız nüktedanlar görmüşüz. Bir kafiye uğruna uzatma artık sözü, Daha sen lep demeden, anlıyanlar görmüşüz!
"Ne boktan hayat ama! Ekmek parasını kaybetmemek için el öpmek zorunda olmak! "
Sayfa 78
Vay Canına
İnsanların, sultanların meclis ve makamlarına gidip gelirken her adımda günah kazanmaları icap eder. Baş sebebi şu ki; sultanların köşk ve sarayları tamamen zorla alınmış, halktan gasp edilmiş yerlerdir. Gasp edilerek alınan yere adım atmak ise günahtır. Sonra da saltanat makamına varınca baş eğmek, el-etek öpmek gerekir. Zalime saygı göstermek ise günahtır. Sarayda göze çarpan her şey, yani altın işlemeli perdeler, ibrişimden elbiseler, altın kaplar bütün bunlar kullanılması haram eşyalardır. Bunları görerek susmak ise, günaha girmeye sebeptir. Nihayet padişahın mal ve mülkünün selâmeti için dua etmek gerekir, bu da günahtır.
“Seni istiyorum.” Başım salladı ve daha hızlı sürmeye başladı. Yol boyunca veya otele vardığımızda başka bir şey konuşmadık. Jax arabayı park etti, bir anahtar-kart vasıtasıyla binanın yan tarafından bir merkez avluya girdik. Yukarı çıkmak için bindiğimiz asansörde karşılıklı durduk ve saniyeler geçerken gözlerimiz birbirine
Sayfa 89
Ne boktan hayat ama! Ekmek parasını kaybetmemek için el öpmek zorunda olmak!
508 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.