mahiyeti unuttuğun gün başladı esas sancı, başka başka hülâsalar sunuldu önüne göremeden geçtin. birine gülü uzatırken arkandan yiyeceğin hançerleri hesapladın belki de. tüm maddelerin başına yıldız koyarak en ince ayrıntısına kadar yazdın. yazdın ve düşürüldün yola. tek sebep bu değildi. lakin düşürülmen gerekiyordu ve...
hatırla,
" O ne güzel vekildir."
hatırla,
" Şüphesiz her güçlükle beraber bir kolaylık vardır."
hatırla,
" Seni Yaratan elbet yolunu gösterir."
hatırla,
" Dünya değmiyor alaka-i kalbe."
hatırla,
ikrar etmeye şayan bir hülâsa kaldı mı şimdi?
Kalleş teröristlerce ihanet sürecinde şehit edilen kıymetli ağabeyim "Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu" rahmetle anıyorum. Bize bıraktığı sancağı inşallah yargı alanında üzerime düşenin fazlasıyla yerine getirerek ona layık bir kardeş olacağımı, ideallerime ulaşacağıma inanıyorum. Vefatının altıncı senesinde rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun!
"Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur tarih sizi elbet alkışlar!"
İmân, paslanmış kalp altınını paslarından arındırıp ortaya çıkarmak demektir.
Kabul etmeyense yapışkan bir maddeye yakalanmış kelebek gibi ömür boyu çırpınıp duracak ve bir gün hayat yıldızları dökülecektir. Aklı durduran büyük varlık senfonisinde bu inkar kelebeğinin kanat cızırtısı nedir ki? Bu orkestrada her tel ve her saz, her ses vardır. Uyumsuzluk, büyük uyumun ortaya çıkması için ufak kontrpuanlar mozayığıdır. Eşek anırtısı da vardır elbet yeryüzünde. Ama bu anırtı, bülbül sesini yok edemez.
‘‘ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allah’ı da çok severim
annem de allah’ı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allah’ı ve kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünkü bütün sarhoşluklar biraz
freüd’ün alkolsüz