İlk felsefi roman ve aynı zamanda İslâm dünyasının ilk romanı olan bu muazzam kitabı biraz değerlendirmek istedim.
Annesi tarafından göle bırakılmak zorunda kalan, sonra da bir ceylanın bulup sahiplendiği o bebeğin hikâyesi bu, Hayy'ın hikâyesi...
Bir ceylanın yavrusu olduğunu sanan Hayy ceylanın ölmesiyle birtakım sorgulamalara başlar.
Bir kargadan ölen birini gömmeyi öğrenir. Bir hayvanın bağrını deşerek anatomisini öğrenmeye çalışır. Tabiata bakarak örtünmeyi, kuyafet giymeyi, kendini korumayı öğrenir. Böyle böyle sorgulama gücünü daha üstlere taşır.
Topraktan, ateşten, sudan, gökyüzünden hikmetler çıkarır üstelik bunu tek başına, sadece kendi aklı ve iradesiyle...
İşte kitapta da asıl anlatılmak istenen tam da bu. Herhangi bir ilahi kaynak olmadan felsefi muhakemeyle imana ulaşmak ve sonsuz bir tefekküre yönelmek...
Hayy'ın hikâyesini sadece burada görmüyoruz. Bir çizgi filmle gösterime girmişti. Kitabı okuduktan sonra izleyeceğim demiştim.
Küçük de bir dipnot çevirmene bırakmak istiyorum. Cidden mükemmel bir iş çıkmış ortaya, dili muhakkak ki çok ağırdır ama bunu elden geldiğince asıl anlamlardan sapmadan ele alınmış.
Bu muazzam kitap naçizâne tavsiyemdir. Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar dilerim.