Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilay

ıvır zıvır yüzünden yakınıp dururlar. her zaman mutsuzdurlar, refah peşinde koşar doymak bilmezler. ceplerini şişirdikten sonra da başkaları yaşamdan daha çok şey koparmayı başardı diye sızlanırlar. gerçek değerleri göremezler. yaşanan her gün bir armağandır ancak bunu fark edebilenler sayılıdır. fark edemedikleri için mutluluklarını ayaklarının altına alıp çiğnerler. aynen senin yaptığın gibi,
Sayfa 272Kitabı okudu
Reklam
Sanki kendi içine hapsolmuştu ve bir pencereden sanal insanlarin sanal gündelik işlerinin peşinden koşturdukları hayal ürünü bir dünyaya bakıyordu.
Sayfa 212Kitabı okudu
Söylemedim ama yaşadığım zehir yeşili acı yükselmiş, gırtlağıma dayanmıştır. Geceleri, yalnız geçen geceleri ne yapacaktım. Bazen pencereyi açıp "yeter artık, yeter" diye bağırasım geliyor. Bağırmadım. Yumruğumu ağzıma bastırıp gözyaşlarımı sildim. Ve bir karar verdim.
Sayfa 107 - Dergah YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eli çiçekli, iri yeşil gözlü bir kız. Demek ilk bakışta gözlerini görmüştüm. Ama az önce kasımpatıları zikrettik. Eee... Gözler mi, çiçekler mi?
Sayfa 91 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Babam böyleydi işte.
Ama solunan hava, yüzülen su, oturup-kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.
Sayfa 88 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir vakte erdi ki bizim günümüz Yiğit belli değil mert belli değil Herkes yarasına merhem arıyor Devâ belli değil dert belli değil Adalet kalmadı hep zulüm doldu Geçti bu baharın gülleri soldu Dünyanın gidişi acaip oldu Koyun belli değil kurt belli değil Çerh bozulmuş dünya ıslah olmuyor Fukara ehlinin yüzü gülmüyor Ruhsatî de ne dediğini bilmiyor Yazı belli değil hat belli değil
Sayfa 49 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Gidip kendimi asayım en iyisi !
Sayfa 44 - Lacivert yay.Kitabı okudu
Deniz Yalta'da uğulduyordu. Biz artık varolmadığımızda da böyle kayıtsız ve neşesizce uğuldayacaktı. Her birimizin yaşamına ve ölümüne karşı süregelen bu kayıtsızlıkta sonsuz affın, yeryüzünde akıp giden düzenin ve onun kusursuz mükemmelliğinin zapt ettiği rehinelerdik.
Sayfa 143 - Lacivert yay.Kitabı okudu
Uzaklaşmak ya da kaçmak olanaksızdı, belki bir tımarhane ya da hapishanede kalsa daha iyiydi.
Sayfa 147Kitabı okudu
İlginç ve orijinal biriydim. Neden iyileştirdiniz beni.
Ellerini sıkıca başına bastırdı ve hüzünle konuştu: -Neden iyileştirdiniz beni? Deliriyordum, büyüklük hezeyanına kapılmıştım fakat neşeli, zinde ve hatta mutluydum, ilginç ve orijinal biriydim. Şimdi daha makulüm ve daha sağlıklıyım, fakat herkes gibiyim: Vasatım, sıkıcı geliyor yaşamak.. Ah, ne büyük gaddarlık ettiniz bana! Halüsinasyonlar görüyordum, ama kime zararı vardı bunun? Soruyorum, kime? -Tanrı bilir ne dediğini! Dinlemesi bile bunaltıcı. -Dinlemeyin o zaman.
Sayfa 34 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Keşke insan her gün kendisine şunları söylese: arkadaşların için tek yapabileceğin, onların mutluluklarını bozmamak, mutluluklarını paylaşarak arttırmak. Ruhları endişe verici bir tutkunun altında ezilip kederle mahvolurken, onları biraz olsun avutabiliyor muyum? "
Sayfa 31 - Türkiye iş Bankası Yay.Kitabı yarım bıraktı
Acının insanlarla paylaşıldığı takdirde azalacağı konusunda kuşkusuz haklısın, değerli dostum, keşke insanlar - niçin böyle olduklarını ancak Tanrı bilir! - geçip giden şimdiyi yaşamak yerine , geçmişte kalan bir sıkıntının hatıralarını anımsamak için hayal gücünü bu kadar zorlamasalar .
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Yay.Kitabı yarım bıraktı
Hora Usta, “bu saatler sadece benim eğlencem. Bunlar her insanın gğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca. Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır."
Sayfa 178Kitabı okudu
zaman gezgini bile kendi hikayesine inanamıyordu
Bütün bunlara akıl erdiremiyorum. Bu oda, sizler, içinde bulunduğum durum belleğimin gücünü aşıyor. Sahiden bir Zaman Makinesi yaptım mı, yoksa yalnızca bir Zaman Makinesi maketi mi yaptim? Yoksa bütün bunlar bir rüyadan başka bir şey değil mi? Hayat bir rüyadır derler, hem de çok berbat bir rüya – ama iyi gelmeyecek bir rüyaya daha dayanamam. Delirtir adamı. Peki, bu rüya nereden çıktı? ... Şu makineye bir bakmalıyım. Varsa tabii!"