İşçiler nihayet iş bulduklarında yedek sanayi ordusuna katılma korkusu onları artık sömürü için daha olgun hale getirir. Dolayısıyla, emek üretkenliği ne kadar büyük olursa, yedek sanayi ordusunun “göreli kitlesi” de o kadar büyük olur sonucuna ulaşır. Bu nedenle toplumsal refahta bir artışın sonucu resmi yoksullukta bir artıştır.
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler Nazım Hikmet.....
Reklam
Tam bağımsızlık demek, siyasi, mali, ekonomik, yargı, askerlik ve kültür gibi her alanda tam bağımsızlık, tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinin bağımsızlığından yoksunluk, ülkenin gerçek anlamaıyla tüm bağımsızlığında yoksunluğu demektir. Tam bağımsızlık benim karakterimdir. Bir millet eğer bağımsızlıktan yoksun bırakılmışsa, sömürü için en iyi ortam hazırlanmış demektir.
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Ben nerdeyim, öğüt dinlemek nerde, döndür şarap kadehini ey sâkî, dök cana canlar katan o şarabı canımıza ey sâkî. Ey âşıkların ellerinden tutan, ey âşıklara yardımcı olan sâkî, can kadehini elime sun, uzak olsun yabancıların dudaklarından, gizlice sun bana. Ekmek ver ekmek yiyene, ver somunu o çaresiz tamahkâra, o ekmek âşıkına define lâyık değildir ey sâkî. Et canın canının canına can olan, ekmek yemeye gelmedik biz; sıçra ey sâkî, kalk, padişah meclisinde yoksul yüzü takınma. Önce o koca sağrağı al, o ihtiyarın eline sun, köyün ihtiyarı sarhoş oldu mu yürü sarhoşların yanına ey sâkî. Yürü ey lûtfu umulan, keremi beklenen sâkî, tez ol, fazla fazla sun; sarhoş nerde, utanma nerde? Utanıyorsan bir kadeh de utanmanın başına saçıver gitsin. Kalk ey sâkî, gel ey utanmanın, arlanmanın düşmanı; yanımıza gülerek gel ey sâkî, gel de bahtımız da gülsün.
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Oruç tutup aç kalanlar, açlığın ne demek olduğunu bilirler. Bu yüzdendir ki oruç tutan Hz. Ömer bir devlet başkanı olarak yoksul bir lohusa kadına çorba yapar, kötürüm hastanın evini temizler; oruca yabancı olanlar ise Amerika'dan Afrika'ya, Asya'ya sömürü seferleri düzenleyip fukarânın sofrasındaki ekmeği çalarlar.
Reklam
1.000 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.