Bedia, tanımadığı, tanıyamadığı bütün yüzlerin, bıraktığı yerlerin, unuttuklarının, hatırlamadıklarının acımasız bir parıltıyla üstüne doğru geldiğini gördü. Gözlerini kapadı.
"Azizim, hayatta yapmak istediğin her şeyi yapmadan, seçtiğin kadını iyice tetkik etmeden, ona karşı olan sevginin sönmediğine emin olmadan evlenme. Eğer evlenirsen tamiri imkansız, feci bir hata yapmış olursun. En iyisi ihtiyarlayıp başka bir işe yaramaz hale gelinceye kadar beklemek. O zaman, içindeki iyi ve asil olan şeyleri kaybetme ihtimalin kalmaz."
"Peki, sen niye harp edeceksin?"
"Hiçbir fikrim yok. Şavaşa girmem lazım. Üstelik cepheye gireceğim." Biraz durdu. "Çünkü burada sürdüğüm hayat bana göre değil."