Hangi çiçek, diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar? Hangi kuş, ‘farklı ötünce’ diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar.
Vaktin durduğu, zamanın ehemmiyetini kaybedip varlığını yitirdiği, insanın akıl melekelerinin tek bir noktaya odaklandığı yorucu anlardır ölüm anları.Ölmek üzere olan,o anlarda arafın bilinmezinde gezinmektedir.Artık bir yanı yaşama,bir yanı yokluğa aittir.Ruhu terk etmek istemezken dünyayı,bedeni vakit tamam demektedir.Ruh çırpınır o anlarda;"Ya sevdiklerim, eşim, evladım, güneşim,mavi gökyüzüm?Sonra ağaçlarım, çiçeklerim..."Düşünür, bırakıp gitmek istemez alışılmışlıklarını.Beden ise direnmektedir;"Ver hadi sana emanet olanı,görmez misin? Hak emanetini istemekte,direnmek ise son derece manasız bence."Beden ile ruh arasındaki bu çatışma sürüp gittikçe kişi teslim edemez canını bir nefeste.
Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum.Bizse umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz.Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz;ruhundan uzağız.Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona:Rahmet.