Serinin ikinci kitabı olan kazananın suçu, ilk kitaba göre kesinlikle daha ağır, daha diplomatik ve bol entrikalıydı... Bütün bir kitap çekişmeli bir satranç oyunu izliyor gibiydim. Kestrel, ilk kitabın sonlarındaki o aklı beş karış havada halinden sıyrılmıştı ve gerçekten tam bir imparatoriçe havasındaydı. Daha önceki incelemede de söylediğim
Gecenin karanlığını aydınlatan sabah da kaybettim seni sana uyanmanın mutluluğu ile açtığım gözlerime gidişinle hüzün çöktürdün. Bir tebessümüne bir ömür verirken başkalarına gülüşünü izlettin varlığınla canlanan yüreğim yokluğunla söndü âdeta gelişin en güzel hediye iken gidişin en büyük ceza oldu gelemeyenim.
Öncelikle çevirdiğim her sayfada aldığım keyif için minnettarım. Ömrüm boyunca unutamayacağım bu kıymetli hediye için teşekkür ederim:)
Yazar için sanırım yeraltı edebiyatının kurucularından denebilir. Yazdığı dönem(20. yy'ın ilk yarısı) ve ortaya koyduğu esere bakınca bu sıfatı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Ön sözünü yazan Yiğit Bener'in