Şükür, teşekkür, sığınma ve duâ...
O Allah ki O’ndan başka ilâh yoktur, O’na tevekkül ettim ve O yüce Arş’ın Rabbi'dir. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın Adıyla. O Allah ki O’ndan başka ilâh yoktur. er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bârî, el-Musavvir, el-Ğaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Mu'izz, el-Muzill, es-Semîy, el-Basîyr, el-Hakem, el-Adl, el-Latîyf, el-Habîyr, el-Halîym, el-Azîym, el-Ğafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîyr, el-Hafîyz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîyl, el-Kerîym, er-Rakîyb, el-Mücîyb, el-Vâsiu, el-Hakîym, el-Vedûd, el-Mecîyd, el-Bâısü, eş-Şehîyd, el-Hakk, el-Vekîyl, el-Kavîyy, el-Metîn, el-Veliyyü, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî'u, el-Muîyd, el-Muhyî, el-Mumîyt, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedîr, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâlî, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntekım, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü'l Mülk, Zü'l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmî‘u, el-Ğaniyy, el-Muğnîy, el-Mâni‘u, ed-Dârr, en-Nâfi‘u, en-Nûr, el-Hêdiy, el-Bedî‘u, el-Bâkîy, el-Vâris, er-Reşîyd, es-Sabûr, ki yerde ve gökte O’nun misli gibi bir şey yoktur, O İşitir ve Görür. Allah bize Yeter ve O ne güzel Vekildir, ne güzel Mevlâ ve ne güzel Yardımcıdır. Mağfiretini istiyoruz ey Rabbimiz, dönüş Sanadır.
Sayfa 232 - ERKAM YAYINLARIKitabı okudu
Cenâb-ı Hak, yüce ve mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de şanlı Peygamberimize şöyle buyurur: “De ki, ben, ancak Allah’a kulluk edip O’na ortak koşmamak ile emrolundum. Ben ancak O’na davet ederim. Dönüşümde yalnız O’nadır.” (er-Ra’d Sûresi, âyet 36
Reklam
Gafil kimse ancak ölümden sonra, kendisine şu hitap söylendiğinde hakikati görür: “Sen bu konuda tam bir gaflet içindeydin, artık gözünden perdeni kaldırdık, şimdi gözün keskindir” (Kâf 50/22) Gaflet ehli bunu duyunca şöyle der: “Rabbimiz! Gördük ve işittik; bizi geri gönder de salih amel işleyelim" (Secde 32/12). “Yapmış olduklarımızdan tamamen başka ameller, salih ameller işleyelim” (Fâtır 35/37). Bunun üzerine kendisine şu hitap gelir: "Sen bu konuda tam bir gaflet içindeydin, artık gözünden perdeni kaldırdık, şimdi gözün keskindir" (Kâf 50/22).
Sayfa 188 - Semerkand YayınlarıKitabı okudu
Hükümatın malı deniz olabilemez!
- Hükümet malı millet malı demektir de ondan. Millet kim? Sen ben. Demek senin malın. - (...) Her adama göre değil bu laf, er adama göre. Biz akılsız olduğumuzdan hükümatın malına acımayız çokluk. Döker saçarız gavur malı gibi. Söz gelimi, orman da hükümatın. Ormancılar olmasa, keseriz ki, Allah yarattı demeyiz. Bir sapan sapı çıkarmak için, dört beş körpe ağacı öldürür bizim köy adamımız. Bizim oralarda "Hükümatın malı deniz, yemeyen domuz" derler. Yanlış öyle ya öğretmenim, domuz "yiyeyim" dese de, hükümatımızın malı "deniz" olabilemez?
“Sabrettiğinize karşılık size selâm olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!” (er-Ra’d, 24)
er-RÂFİ’ (celle celâlühû)
Evet, O Zât-ı Râfi’ dilediğini yükseltir, dilediğine şan ve şeref verir onun ismini dünyada ve ahirette yüceltir.
Sayfa 314 - Tilki KitapKitabı okudu
Reklam
370 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.