Bir gün Behlül-i Dânâ'nın evine hırsız girmiş, evde ne bulduysa götürmüştü. Doğruca kalkıp kabristâna gitti ve kapısına oturdu. Bunu görenler; -Niçin hırsızın peşinden gitmedin de buraya geldin, dediler. Onlara; -Yolunu şaşırmış o adamcağızı burada bekliyorum, diye cevap verdi. Bu söze oradakiler kahkaha ile güldüler ve; -Hay Allah iyiliğini versin, o adamın burada işi ne, dediler. Bunun üzerine Behlül hazretleri; -Siz hiç merak etmeyin o mutlakâ bu kapıya gelecek. Ecel onu buraya getirecektir, buyurdu. Bu sözler, hırsızın kulağına kadar gitti. Bunları duyan adam kabristana gitti ve Behlül-i Dânâ'nın huzurunda tevbe etti, kısa bir zaman sonra vefat etti.
Sayfa 185Kitabı okudu
Harun Reşid bir Ramazan günü Behlül'e tembih etti: -Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et. Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı: -Behlül bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir sofralık bile adam getirmemişsin. -Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu sordum. Onu da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen demek ki yalnız bunlarmış.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Halife Harun er-Reşid (786-809) Ankara’yı zaptettiği veya Halife el-Me’mun (814-833) Bizans İmparatoru 3. Mişel (Michel III) karşısında bir zafer kazandığı zaman, her iki halifenin de savaş tazminatı olarak eski el yazması kitapların kendilerine verilmesini istemeleri son derece manidardır.
ESMÂ’ÜL HÜSNÂ ŞERHİ
O’nun birinci ismi, isimler sultânıdır; Her ânın, her mekânın, her cânın cânânıdır. Kur’ân’da ilk âyetin, başlangıç kelâmıdır, Her zerre “ALLAH” diye, O’nu söyler durmadan.. Vârettiği herşeyi, ayırdetmeden gören, Her şeye adâletle, hayır ve rahmet veren, Her mahlûkâ acıyan, ve çâreler gönderen, Sonsuz merhametiyle, âleme RAHMÂN dır
Mançurya'da Türkler: Harbin Türk-Tatar Dini ve Milli Cemiyeti
Mançurya'nın merkezinde kuzeyde ufacık bir kasaba olan Harbin 1896'da Çin tarafından verilen imtiyazla Rusya'ya geçmiş DÇD inşaatına başlanınca da burası idari merkez olarak belirlenmiş, bu da kasabanın hızla büyümesine neden olmuştu. DÇD burada bir hayli okul, yüksekokul, tiyatro, alış veriş merkezleri, hastanelerin açılmasına ön
Bu yola çıkmak için meczup olmak lazım. Fakat biz kim, meczupluk kim; bizi hakikat değil nefsimiz çekip duruyor. Yol akışkanlık kazanana kadar buharlaşıp gideceğiz. Harun er-Reşîd olmasak da yakamızdan tutup silkeleyecek bir meczuba ihtiyacımız var.
Reklam
275 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.