Her seçim yeni bir umutla gelmiş, sonra eski tas eski hamam oluvermişti. Zaman zaman gelen mebuslar, halkı toplamış, ya sigara kutularının arkalarına ya da beyaz kâğıtlara yazdıkları dileklerle çekilip gitmişlerdi. " Ne anlayışsız insanlar ! " diyeceği geliyordu fakir fukaranın.
Anlayışsız, çünkü halkın dertleri belliydi: Daha iyi yaşamak. Un, bulgur, mercimek, fasulye, yağ, ekmek, insan gibi yapılıp kalkılan evler, yatak yorgan, kışa karşı soba, hiç olmazsa mangal...
İstekleri buydu ama, nedense hiç bilmedikleri bir dilmiş gibi, yazdıkları hâlde, Ankara'ya gittiler mi, unutuveriyorlardı.