Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Buğulu gözlerini, kapı ile televizyon sehpası arasındaki boşlukta duvara yaslı duran sandığa çevirdi. Uzun ve dalgın bakışlarla sandığı süzdü. Sonra yutkundu. Kırışık ve dar anlının altında iki küçük lamba gibi parıldayan gözlerini tekrar resme kaydırdığında Gülfidan’ı ile bakışları kenetlendi. Konya sokakları kadar soğuk ve donuk iki masum
Şizofrenin Kamburu
Şizofrenin KamburuArifzade · Mola Kitap · 201215 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitapta mizahı ağır, trajikomik öykü "Arkadaşımsın Değil mi?"den hoşlandım, "Viva Brazil"i okurken aklıma "Gişe Memuru" filmi geldi. "St.Lucia - Batı Hint Adaları" öyküsünde, sanki karanlık yolda minibüste yazarın yanındaydım, ondan daha çok korkuyordum. Deneyimlerinizi paylaştığınız için teşekkürler. Gece, Ankara, direksiyon. Haritaya sıkılan naneli deodorant. Bir çok coğrafya vardı kitapta, ama hepsinin bir yerinde Ankara. Nazlı Eray'ın Ankara'sından hoşlandım. "Yıldızlı bir gökyüzünü cebinden çıkartıp boynuna doladı."
Eski Gece Parçaları
Eski Gece ParçalarıNazlı Eray · Postiga Yayınları · 201130 okunma
Reklam
160 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
İdare eder diyebileceğim bir polisiye roman. Polis Akademisi'nden son anda atılan Servet, eski komşusu ve çocukluk aşkı Azade ile Ayçöreği Dedektiflik Ajansını kurar. İlk işleri Melek Hanım'ın kocasını takip etmektir. Kitabın içerisinde Sevda adında bir gazeteci, Ayşegül adında bir kız, Bülent, iş adamları vs vardır. Bu arada bir cinayet bir intihar oluşur. Acaba olayları çözebilecek midir? Çoğu yerde diyaloglar sakil olsa da, olayın kurgusu ve bilinmesi gereken bazı şeyler yanlış aktarılmış olsa da (Polis Akademisi'nin sadece Ankara'da olması gibi) yine de okunabilen bir roman.
Ayçöreği
AyçöreğiPiraye Şengel · Labirent · 201454 okunma
"Marilyn Monroe öldü diyorum ona Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi Şimdiyse Cennette Nietzsche'nin metresi olması gerekir Bunları diyorum daha ne varsa diyorum İşte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu Belki de bir günler bunun için Aydın'da bulunduğumu Zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu olduğumu İşte eflatun kakalı çocuklar olduğunu Kütahya'da Ankara'da dokunak Yozgat'ta becerik olduğunu Van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları İstanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse dialektik Acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı gibi..."
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
250 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı açtığımda Yakup Kadriye açık bir mektup buluyorsunuz Halide Edip den. Kitabın Ödünç alınan adından ötürü. Zarafet ve incelikle döşenmiş satırlar, kelimeler kaplamakta mektubu. Bu kitabı ve bu mektubu için yazarımızı hem kutlamak hem teşekkür etmek geldi yüreğimden. Umarım duygularım ruhlarına ulaşmıştır... Ben Halil, Kendince
Ateşten Gömlek
Ateşten GömlekHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201923,5bin okunma
Reklam
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir Murat Davman polisiyesi. Murat bir davete giderken yolda bir karaltı ile karşılaşır. Bu bir kadındır ve yaralıdır. Ölmeden önce Murat'a bir şeyler söyler. Bundan yola çıkarak MİT ile beraber çalışmaya başlar tekrardan. Ajan Macide'nin izlerini takip ederek Ankara'ya gider. Büyük bir casusluk çetesi mevcuttur ve ülkede sabotajlar vasıtasıyla istikrarı bozmak isterler. Ankara'da eski sevgilisi ve MİT ajanı Necla ile karşılaşan Murat en sonunda bir kibrit kutusu üzerinden çetenin başını tespit eder. Acaba postu deldirmeden bu çetenin hareketlerine engel olabilecek midir? Bir çok ölüm tehlikesi atlatan Murat yine başaracak mıdır? Soluksuz okunan bir roman.
Sessiz Harp
Sessiz HarpÜmit Deniz · Türkiye Yayınevi · 19605 okunma
309 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eski kitapları okumayı çok seviyorum. O zamanki yaşam, yazar ya da çevirmenin Türkçe'yi kullanışı hoşuma gidiyor. Elimde, ilk baskısı 1967 yılında yapılmış olan bu kitabın 1974 tarihli üçüncü baskısı (bir sayfası eksik :( ) var. İnanılmaz güzel. Fakir Baykurt adını ilk kez duyduğum (sanırım o da benim ayıbım), sonradan öğrendiklerime göre köy
Amerikan Sargısı
Amerikan SargısıFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2021395 okunma
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
171 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir tarihi roman. Savcı Bey adlı romanın devamı niteliğinde olan bu romanda. Yıldırım Bayezid, Ankara savaşında mağlup olduktan sonra çıkan taht kavgaları anlatılıyor. Kendine Sarı Yani ismini veren Şehzade Mustafa, Timur'un elinden kaçar ve İstanbul'a kadar gelir. Burada Aleksandra adında bir kadınla tanışır ve aşık olur. Bu taht kavgalarında yer almayı düşünmemektedir ancak Emir Süleyman'ın da tahta geçmesini istemez. Onun aklındaki isim Musa Çelebi'dir. Bunun için yardım eder ancak çeşitli sebepler yüzünden Çelebi Mehmet tahta geçer. Bu arada Bizans ve haliyle Anemas zindan komutanı Laskaridis sarı benizli adamın gerçek kimliğini öğrenir ve onu da Osmanlı eski gücüne kavuşmasın diye tahta kavgalarının içine sürüklemeye çalışır. Acaba başarılı olabilecekler midir? Soluksuz okunan bir roman.
Sarı Benizli Adam
Sarı Benizli AdamAbdullah Ziya Kozanoğlu · Bilge Kültür Sanat · 200468 okunma
Reklam
Her seçim yeni bir umutla gelmiş, sonra eski tas eski hamam oluvermişti. Zaman zaman gelen mebuslar, halkı toplamış, ya sigara kutularının arkalarına ya da beyaz kâğıtlara yazdıkları dileklerle çekilip gitmişlerdi. " Ne anlayışsız insanlar ! " diyeceği geliyordu fakir fukaranın. Anlayışsız, çünkü halkın dertleri belliydi: Daha iyi yaşamak. Un, bulgur, mercimek, fasulye, yağ, ekmek, insan gibi yapılıp kalkılan evler, yatak yorgan, kışa karşı soba, hiç olmazsa mangal... İstekleri buydu ama, nedense hiç bilmedikleri bir dilmiş gibi, yazdıkları hâlde, Ankara'ya gittiler mi, unutuveriyorlardı.
Sayfa 253Kitabı okudu
95 syf.
7/10 puan verdi
Çok eski baskısını Ankara'da bir sahafta görünce aldım. Almamın tek sebebi hayatımı perişan eden kadınında arada bir kullandığı ismi taşımasıydı. Daha da ilginç olan kitapta Carmen isminde bir çingene kadının olmasıdır ki erkekleri kendine aşık eden ve hiçbir erkeğe bağlanmayan bir karakterdir. Aynı dedim, aynısı...Kitabı geç okuduğum için ayrıca da üzüldüm.
Carmen
CarmenProsper Mérimée · İmge Kitabevi · 20141,895 okunma
prenses Süreyya'nın kendi anlatımı ile hayatım isimli kitabını başladım,bu kitabı Ankara'dan bir sahaftan buldum,kitap okurken elimde dağılıyor,yolda okuyacağım değişik bir kitap buldum diye sevindim,piyasada bu kitabın olduğunu sanmıyorum,sahaflardan böyle çok eski basım kitapları bulup okumayı çok seviyorum,bende okuduktan sonra sanırım bir sahafa vereceğim kitabı,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.