Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birey ve Toplum
Toplumların politik bir düzen oluşturmasında başlıca etmen savaş olmuştur. Başlangıçta insanın doğal bir savaş içgüdüsü yoktu. İlkel gruplar barış ve sükûn içinde yaşamışlardı. Eskimolar, Avrupalılarla ilk karşılaştıklarında, onların birbirlerini öldürmelerini ya da birbirlerinin toprağını çalmalarını bir türlü anlayamamışlardı. Topraklarının altında bulunabilecek değerli madenlerin buz ve karla kaplı olmasına şükretmişler, çoraklıklarının kendilerini saldırıdan koruduğuna inanmışlardı.
"Katıldığım konferans, dünya barışı ve barışçı insan ilişkileri üzerineydi. Primatların çatışma giderme yöntemleri hakkındaki çalışmaını sunmak için oradaydım. İnsanların neden bazı alanları cazip bulduğu üzerine kafa yormak hep eğlenceli olmuştur, hele barış araştırmaları yapanlar arasındaki fevri tipleri görünce. Toplantıda, önde gelen iki barış savunucusu birbirlerine bağırmaya başladılar, birincisi Eskimolar'dan bahsedince ikincisi onu ırkçı olmasa bile sömürgeci bir tavır takınınakla suçladı çünkü bu halka İnuit denmesi gerekiyordu. Never in Anger ( Öfkeyle Kalkma) kitabında yazanlara bakılırsa İnuitler, uzaktan yakından düşmanlığı andıran her türlü söz alışverişini engellemek için aşırı tedbirler almışlar. Sesini yükseltmenin cezası topluluktan atılmakmış, içinde bulundukları çevre düşünüldüğünde hayati tehdit oluşturan bir ceza."
Reklam
BALIK Kolay sindirilebilen kaliteli proteini ve ‘kalp dostu’ omega-3 yağ asitleri (EPA ve DHA) ile mükemmel bir gıdadır. İnuitler (Eskimolar) gibi balık ağırlıklı beslenen toplumlarda kalp-damar hastalıkları, kanser ve Alzheimer gibi hastalıkların neredeyse hiç olmadığı görülmektedir. Balık, aynı zamanda sağlıklı ‘Akdeniz’ mutfağının önemli bir parçasıdır. İçerdiği omega-3 yağ asitleri, faydalarının kaynağıdır. Omega-3 birçok kronik hastalığın zemininde bulan yangıyı baskılar (antienflamatuar). Arterioskleroz, kanserler ve yaşlılığa bağlı eklem hastalıklarından korur. • Omega-3 yağ asitleri kalpte atım düzensizlikleri (aritmi) nedeniyle gelişebilecek durumları ve ani ölüm riskini azaltır. LDL kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürür. HDL kolesterol düzeylerini yükseltir. Bu yolla damar sertliği (arteriosleroz) oluşumunu önleyerek kalp-damar hastalıklarından korur. Tansiyon dengeleyici ve düşürücü etki gösterir. Alzheimer hastalığından korur. American Heart Association (AHA), haftada en az 2-3 kez balık yenilmesini önermektedir. Bir porsiyon balık 150-200 gr civarında olmalı ve daha yağlı olan ‘soğuk su’ balıkları (somon, ton, sardalye, uskumru vb) tercih edilmelidir. Balık hazırlanırken tava veya ızgaradan ziyade, buğulama şeklinde yapılması daha sağlıklıdır.
Antarktika'nın karakteristik hayvanları, penguenlerdir. Bilinenin aksine penguenler, Kuzey Kutbu'nda değil, Güney Kutbu'nda yaşarlar. Tam tersine Eskimolar ve Kutup Ayıları da Güney Kutbu'nda değil, ekseriyetle Kuzey Kutbu'nda bulunurlar...
Eskimolar övüngen ve cömert davranan armağan vericilere ilişkin korkularını şu atasözüyle belirtmişlerdir: "Armağanlar köleler yaratır, tıpkı kırbaçların köpekler yaratması gibi."
Sayfa 128 - İmge
Bütün sonsuza kadar lanetlenme ve ruh kızartma tehditleriyle bile, Hristiyan misyonerleri, onların saçmalıklarını çabucak yutmayanlarla karşılaştı. Zevk ve acı, güzellik gibi görecelidir. Bu yüzden, misyonerler Alaska’ya cesaret edip giriştiğinde ve Eskimoları, Cehennemin dehşeti ve günahkarları bekleyen alev alev bir ateş gölü hakkında uyardıklarında, Eskimolar hevesle sordu: "Oraya nasıl gideriz?"!
Reklam
İlkel gruplar barış ve sükun içinde yaşamışlardı. Eskimolar, Avrupalılarla ilk karşılaştıklarında, onların birbirlerini öldürmelerini ya da birbirlerinin toprağını çalmalarını bir türlü anlayamamışlardı.
Eskimolar, çorbayı bile aynı kaptan içmişler ya da tek bir kaşık kullanmaya özen göstermişlerdir. Eskimolar arasında, aile birimleri içinde, ayrı kaşıklarla yemek yemek, toplumun ortak ürününden, yemeğinden, çorbasından sağlanan bir tür ayrıcalık, onur kırıcı bir davranış olarak değerlendirilmiştir...
Bazı ağır açlık koşullarında, Eskimolar, kızaklarındaki derileri, anoraklarını, çizmelerini, ağızlarında uzun süreler çiğneyip yiyerek, gerçek bir yaşam savaşı vermeye çalışmışlardır... Uzun süren böylesi zor durumlarda, son seçenek olarak, Eskimoların, çocuklarını ya da ailenin yaşlılarım yedikleri sıklıkla anlatılmıştır... Açlık koşullarında, bir yaşlı Eskimonun, kendisinin yenmesini sıradan bir olayımışcasına, önerdiği ve bunun, çevrede hiç de olağanüstü bir davramış olarak karşılanmadığı sıkça yansıtılmıştır... Rassmussen, yeni doğmuş çocuğunu yiyen bir Eskimo kadınının, bunun tadının, yavru bir ayıbalığınınkine benzediğini söylediğini yazmıştır...
547 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.