Çocuk klasiği gibi görünen fakat, her yaştan insanın kendi çocukluğundan bir şeyler bulabileceği duygusal bir eser “Pal Sokağı Çocukları”.
Budapeşte’nin yoksul bir mahallesinde yaşayan ve kurdukları küçük gruba Pal Sokağı Çocukları adını veren çocukların oyun oynadıkları boş arsayı kaybetmemek için giriştikleri mücadeleyi anlatmaktadır.
Bu çocuklar adil Boka, süsüne düşkün Çele, cesur Gereb, iri yapılı Çanakoş, cılız Nemeçek...
Onlar icin özgürlük demek olan bu arsa için, Kızıl Gömlekliler olarak adlandırılan başka bir grup çocuk ile amansız bir savaş halindedirler. Çocuklar arsayı adeta vatanları gibi sahiplenmişlerdir ve canları pahasına diğer çocuklardan korumaktadırlar. Yazarın anlatımından adeta çocuk meydan muharebesi izliyormuşum gibi hissettim. Kum torbaları, mızraklar, çekiçler çocukların cephaneleri oluvermiş. Yazar, Pal Sokağı Çocukları arasında etkisiz eleman gibi görünen, güvensiz Nemeçek üzerinden olayları aktarmaktadır. Başlangıçta korkak gibi görünen bu sıska çocuğun ne kadar cesur olduğunu sonradan anlıyor arkadaşları. Bu mücadelede görüyoruz ki; cocuklar sevdikleri ne olursa olsun, ister bir arsa ister bir oyuncak onu kaybetmemek için her şeyi yapabilirler. Çoğu zaman biz yetişkinlerin uğraşmaya değmez dediğimiz o küçük şeyler aslında, cocuklar icin ne kadar değerli...
Kendi çocukluğumuza bakarsak son kalan çikolata veya salıncak için nasıl kavgalar ettiğimizi tebessümle hatırlayabiliriz. Kendimizin de bir zamanlar çocuk olduğumuzu unutmadan çocuklarımızı yetiştirmemiz gerektiğini hatırlatan bir eser.