"tombul kız yüzüme dik dik bakıp, sonra omuzlarını büzdü. “fakat dedem, neyin iyi neyin kötü olduğuna pek aldırış etmiyordu. iyi ve kötü dediğin insanın temel niteliği düzeyinde var olan kavramlardır ve mülkiyetin ait olduğu yönün ne olduğundan farklı bir sorundur, derdi.” “eh, haklı olabilir” dedim. “bir de dedem, hiçbir otorite türüne inanmazdı. evet, gerçekten de bir süre sistem’e bağlı kalmıştı, ama bu bolca veri ve deney malzemesi ile büyük ölçekli simülasyon makinelerini rahatça kullanabilmek içindi. o yüzden, karmaşık karma işlemi sistemini tamamladıktan sonra, araştırmasını kendi kendine tek başına ilerletmenin çok daha rahat ve etkin olacağını söylüyordu. bir kez karma işlemi sistemine vakıf olunduktan sonra artık ekipmanlar gereksiz kalır, düşünce boyutunda ilerlemek mümkün olurmuş.”
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Reklam
Bak, Kafka Tamura, belki de dünyadaki hiç kimse özgürlüğü arzulamıyordur. Arzuladıklarını sanıyorlar sadece. Her şey bir ütopya. Eğer ellerine özgürlük gerçekten geçecek olsa, çoğu insan ne yapacağını şaşırır. Bunu aklında tut. İnsanlar aslında özgürlüklerinin kısıtlanmasından hoşlanırlar.” “Sen de mi?” “Evet. Ben de özgürlüğün kısıtlanmasını isterim. Elbette, makul bir ölçüde” dedi Oşima. “Jean-Jacques Rousseau medeniyetin insanoğlunun çit yapmaya başlaması sonrasında doğduğunu söyler. Çok haklı. Tüm medeniyetler çitle çevrelenmiş esaretin ürünüdür. Avustralya yerlileri farklı gerçi. “Onlar, çiti olmayan bir medeniyeti XVII. yüzyıla kadar sürdürmeyi başarmışlardı. Sapına kadar özgür insanlardı. İstedikleri yere gider, istediklerini yaparlardı. Onların yaşamı, kelimesi kelimesine yürüyüşle geçen ömür demekti. Yürümek, onların yaşamında en derin anlamı taşıyan metafordu. İngilizler gelip de hayvan beslemek için çitler kurmaya başladıklarında, onlar bu yeni şeye bir türlü anlam verememişlerdi. Sonra da, o şeyin ne anlamı olduğunu ayrımsayamamış halde, antisosyal tehlikeli varlıklar olarak kabul edilip çorak arazilere sürüldüler. O yüzden, sen de dikkatli olsan iyi edersin, Kafka Tamura. Nihayetinde bu dünyada, yüksek ve sağlam çitler inşa edebilen insanlar ayakta kalır. Bunu reddetmeye kalkarsan, kendini çorak arazilere sürgün edilmiş bulursun.”
A Hiçbir şey "metinde gömülü" değildir. Bir sözcüğü veya bir deyimi nasıl yorumlamayacağımızı belirlemek gerekir. Bir cümle birine anlamlı, bir başkasına anlamsız gelebilir. B Tabii ki. Sen Fransızcayı anlarsan ve ben anlamazsam, Fransızca bir cümle, sana anlamlı geldiği halde bana anlamlı gelmeyecektir. Tüm kastettiğin bu mu? A Benim
Bir insana tavsiyeler. 1.Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir
***Bir insana tavsiyeler !
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
Reklam
112 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.