her insanın bir diğeri için bilinmez olmak ve engin bir sır olarak kalmak üzere tasarlanmış olması, aslında üzerine düşünülmesi gereken çok muhteşem bir konudur. büyük bir şehre gece girdiğimde karanlık kümeler halinde üst üste yığılmış o evlere baktığımda, bunların orada yaşayan kişilerin her birinin kendisine özgü bir gizemi ve yüz binlerce
Gerçekten zamana neleri ayırdığına dair vicdanı sızlayan insan hiç mi yok.
İçerisinde ''Bilimsel sosyalleşme'' geçen bir cümle duydum bir Türk akademisyenden ve o kadar çok emek veriyor ve o kadar ispatlı bilimsel verileri var ki ve bu ülkede yalnız kaldığı destek alamadığı için ülkesinde değil. Siz de ülkesini sevmiyor sevseydi kalırdı diye taş atın! Ve gündemimiz de kadının memesi gözükmüş, evlerde buzdolabı varmış. Gerçekten zamana neleri ayırdığına dair vicdanı sızlayan insan hiç mi yok geleceğimize o her yerde ''VATANIM, MİLLETİM'' naralarına gerçek mâna da cümle içinde bile bıraktığımız diyemiyorum bu kadar vasatlaşmamızı durdurmak için hiç mi bir topluluk, öneri, girişim, teşvik sağlayacak insanımız kalmadı. Makyaj ve siyaset kanallarına ayırdığınız zamanın onda birini bilime harcamak adına bir şeyler düşünseydiniz inanıyorum ki Türklüğünüz ile övünmenin hissiyatını hiç bir şeye değişmeyecektiniz. Her neyse evet size göre duyar kasıyorum ben.
Reklam
128 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Aslında alıştığımız düzenin nasıl bir anda, hiçbir dahlimiz olmadan, baştakilerin bizim adımıza karar vermeleriyle yok olacağına dair güzel bir senaryo. Var zaten böyle ülkeler, biliyoruz. Olmazsa yapamayız dediğimiz her şey olmadan,- buna yemek bile dahil.- da nasıl yaptığımız, hatta onları bize verem ellere nasıl da bağımlı olduğumuzu anlatıyor kitap. O özgürlükçü hayatlar, kendi kararlarımı kendim veririm beylikli laflar hep tatava aslında.
Tokyo'nun Son Çocukları
Tokyo'nun Son ÇocuklarıYoko Tawada · Siren Yayınları · 2020848 okunma
İlginç bir tesbit...:))
Pizzayı yuvarlak yapıp, üçgen kesip kare kutuya koyanla, Evleri kare ve dikdörtgen yapıp ismini daire koyan kişi, aynı kişi olmalı...
Evlere dair
Evlerinizi avucuma toplayıp, tohum eker gibi ormanlara ve çayırlara serpebilmek isterdim. Vadiler caddeleriniz, yeşil patikalar dar sokaklarınız olsun isterdim, birbirinizi bağlar arasında arayıp giysileriniz mis gibi toprak kokarak gelin isterdim. Ama daha o gün gelmedi. Atalarınız korkularıyla sizleri fazlaca iç içe sokup bir araya topladılar. Bu korku daha bir süre devam edecek. Daha bir süre kentlerinizi surlar, ocaklarınızı tarlalarınızdan ayıracak.
Sayfa 17 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
107 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Halil Cibran - Ermiş
Halil Cibran “Ermiş” isimli eserinde Orfalis kentine gelmiş olan Ermiş El Mustafa’nın kentten ayrılmadan önce halkın “Aşka, Evliliğe, Çocuklara, Vermeye, Yemeye ve İçmeye, Çalışmaya, Sevince ve Kedere, Evlere, Giyim Kuşama, Almaya ve Satmaya, Suça ve Cezaya, Yasalara, Özgürlüğe, Akla ve Tutkuya, Acıya, Kendini Bilmeye, Öğretmeye, Dostluğa,
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Koridor Yayıncılık · 202071,1bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 541 ile 550 arasındakiler gösteriliyor.