Kardeşim!
Ey kendisiyle buluşmayı beklediğim ve ken- disini görmeye çalıştığım kimse! Gurbette iken beni unutma, duanda beni an. Umulur ki Allah dünyada kalplerimizi birleştirdiği gibi bizi cennette de buluşturur: "Onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar. "37
Sayfa 48
Şimdi, sen ey tarikat ehli kardeşim! Bir hayal kuralım birlikte: İstanbul'da, Konya'da, Kudüs'te, Kahire'de, Mekke'de, Medine'de böyle hacı konukevleri yapsa tarikatlar, cemaatler. Öğrencisi, yoksulu, garibanı ve parayı hayatta denkleştiremeyecek olan fukarayı ağırlasalar. Üç gün, beş gün. Nasıl ki Kudüs Özbekler Tekkesi'nde Nakşi derviş kaldığı gibi, derviş olmayan da kalabilmiş, hatta Bigiyef gibi modernist fikir ve hareket adamları pekâlâ ağırlanmış, Mevlevi dedesi gelip biraz takılmış. Benzer yerler açılsa. Tarikat müntesiplerimiz, geniş gönüllü, hizmet ehli, kafa dengi insanlar olduklarını gösterseler. Bunu yaparken de meşrep, mezhep, tarikat sormasalar.
Reklam
Ey kardeşim! Kendine gel; en kârlı ve değerli bu zaman diliminin kaçırma!
Hz. Ömer (r.a), halifeliği sırasında Şam'a gitmişti. Kendisini karşılayanlar arasında valiyi göremeyince etrafına toplanan şehrin ileri gelenlerinden, "Kardeşim Ebû Ubeyde nerede?" diye sorduğunda, "Şimdi gelir." dedi. ler. Az sonra da Ebû Ubeyde geldi. Hz. Ömer (r.a), valisinin yaşantısını görmek istiyordu. "Haydi kardeşim, sizin eve gidelim" dedi. Birlikte eve gel. diler. İçeriye giren müminlerin emîri, evin içinde kılıcı, zırhı ve birkaç parça da ev eşyasından başka bir şey göremedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a), "Senin bunlardan başka bir şeyin yok mu?" diye sorunca, Ebu Ubeyde (r.a), "Bunlar benim ihtiyacım için kâfidir." diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a), "Misafirine bir şey ikram etmeyecek misin?" diye sorunca, Ebu Ubeyde kalkıp eski bir küp getirdi. İçinden kurumuş ekmek parçaları çıkarınca gözleri yaşla dolan Hz. Ömer (r.a), "Ey Ebû Ubeyde! Vallahi sen hariç dünya hepimizi değiştirdi" diyerek ağlamaya başladı. Allah onlardan razı olsun! Hiçbir şey onları değiştiremedi. Onlar yokluk içindeyken de takvalı yaşadılar. Varlık içindeyken de takvalı yaşadılar.
Bundan onbeş sene evvel Rusya'nın şimalinde esir olduğum zaman doksan esir zabitlerimizle beraber büyük bir fabrika koğuşunda bulunuyorduk. Sıkıntı ve ruh darlığından çok münakaşalar, gürültüler oluyordu. Umumun bana karşı ziyade hürmetleri olduğundan teskin ediyordum. Sonra, sükûneti muhafaza için dört-beş zabiti tayin ettim. Ve dedim: "Hangi köşede bir gürültü işittiniz, hemen yetişiniz. Hangi taraf haksız ise ona yardım ediniz." Hakikaten bu tedbir ile gürültünün önü alındı. Benden soruldu: "Ne için haksıza yardım ediniz diyorsun?" Cevaben, o zaman demiştim ki: "Haksız insafsızdır. Bir dirhem menfaatini, kırk dirhem istirahat-i umumiye için bırakmaz. Haklı adam ise insaflı olur. Bir dirhem hakkını, sükûnet-i umumiyedeki kırk dirhem arkadaşının menfaatine feda eder, bırakır. Gürültü kalkar, sükûnet iade edilir. Bu koğuştaki doksan zât istirahat eder. Eğer haklıya muavenet edilse, gürültü daha ziyadeleşecek. Bu nev' hayat-ı içtimaiyede menfaat-i umumiyenin ehemmiyeti nazara alınır." İşte ey kardeşlerim! Bu hayatın, bu içtimamızda "Bu kardeşim bana haksızlık etti diye küstüm" demeyiniz. Bu pek hatadır. O arkadaşın sana bir dirhem zarar vermiş ise, sen küsmekle kırk dirhem bizlere zarar veriyorsun. Belki kırk lira Risale-i Nur'a zarar vermek muhtemeldir. Fakat lillahilhamd pek haklı ve kuvvetli müdafaatımız, arkadaşların mükerrer isticvaba gitmelerinin önünü aldığından, fesadın önü alındı. Yoksa birbirinden küsmüş kardeşler, bir sinek kanadı kadar küçük bir çöpün göze girmesi gibi veyahut bir kıvılcımın baruta düşmesi gibi, az bir garazla büyük bir zarar verebilirdi.
Sayfa 58
Ahh kardeşlerim..
Ey Kardeşim, şayet bu savaşta ölürsek, dostlarımıza kavuşacağız. Rabbimizin Cennet ve nimetleri bizim için hazırlanmıştır. Cennet kuşları, etrafımızda uçacaklardır. Sonsuz hayat bizimdir, ne mutlu bizlere! Ey Kardeşim, eğer ben ölürsem şehid olurum. Sen ise, omuzlarında zafer sancağını taşıyıp ilerleyeceksin. Her gelen dalgadan sonra yeni dalgalar gelecektir. Ey Kardeşim, eğer şehid kanım üzerinde gözyaşı döker, Ve onunla huşu içinde uzanan göğsümü ıslatırsan, Sakın bununla yetinme, döktüğün göz yaşlarını yanan birer mum yap! Yaktığınız bu mumların ışığında, kahramanlık yolunda yürüyün!
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.