Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eylem Atbakan

İnanıyorlardı ki insanın gerçek hayatı genellikle kendi kontrolü dışında olanla başlardı.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Ne kadar dürüst olursan ol, insanlar ancak kendi gerçeklerine en yakın olan şeyleri görebilir.
Çünkü biz, aşkın kaba kuvvetle ilgisi olmadığına inanırız. Gönüllü olmayan bir evlilik, sıtmalı su gibi hastalık yayar her yana. O evde ne kadın, ne erkek ne de çocuklar mutlu olur. Bu hakikati yıllar önce gören atalarımız, eş seçimini kaba kuvvete sahip erkeğe değil, güzelliğe sahip olan kadına bırakmışlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir binanın camlarının çoğunun kırık olması durumunda insanlar diğer camları kırmak konusunda en ufak bir endişe yaşamazlardı. Hatta çoğu zaman bunu sırf eğlenmek için yaparlardı. Kimse bunun suç olabileceğini bile düşünmezdi. Benzer durum insanlar için de geçerliydi. Bir kimsenin kırıklarını ve zayıflıklarını gören insanoğlu, bu kişinin acılarına taş atmaktan ve onu daha çok kırmaktan asla çekinmezdi.
Sayfa 226Kitabı okudu
İnsanların çoğu, aldıkları kararı uyguladıklarında "kusursuz" olacaklarını ya da "eşsiz" bir insana dönüşeceklerini düşünürdü, ama tam tersine verilen bu sözler hiçbir zaman tutulmaz, insanı derinden yaralardı. Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı.
Reklam
En berbat facialar boşa çıkan beklentilerden doğar.
Sayfa 132Kitabı okudu
Çünkü zaman tüm alışkanlıkların hammaddesiydi.
Sayfa 432Kitabı okudu
Önüne yeterince kalın bir duvar çektiğinde her türlü vahşeti gönül rahatlığıyla yapabileceğini biliyordu insan.
Sayfa 156Kitabı okudu
İnsanın ölümü düşünürken bile canını acıtmayacak bir yöntem araması gerçekten kronik bir durumdu.
İnsan optik bir illüzyon aslında. Zira senden uzaklaştıkça gözünde büyürken, sana yaklaştıkça gözünde küçülür.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Doğru zaman gelene kadar Belen ne severse, Kayra da o şeyleri seviyordu işte. Çünkü aşk denen şey garip bir virüstü ve hedef organı ne yazık ki doğrudan beyindi.
Ben insan olmanın çok zor olduğunu düşünürüm Zihni Bey. Bu işin kadını erkeği yok.