En son ne zaman Grange kitabı okumuştum hatırlamıyorum. Polisiye/gerilim tarzında sadece Jean-Christophe Grange’ i okumakla kalmıyor, kitaplarının da sıkı bir takipçisiydim. Hatta yazarın en sevdiğim kitabı hala Şeytan Yemini’dir. Kısacası beğenerek okuduğum bir seri yakalamıştım.
Kitap okumadan geçen hayli zamandan sonra elbette tekrar okumaya Grange ile başlamadım. Fakat gördüm ki, bu süre beni bu tarzdan soğutmuş.
Eskiden okuduğumda daha fazla heyecanlanır, acaba olay nasıl seyredecek diye daha fazla merak ederdim. Maalesef bu kitapta o heyecandan eser yoktu. Bunun okuduğum kitaptan kaynaklandığını söyleyemem ama şu da var ki, diğer kitaplarda olaylar daha karmaşık ama hayranlık uyandıracak şekilde ilerlerken bu eserde sade, tekdüze ilerleyen bir hikaye anlatılmış. Bu sebepten midir bilemem, kitap bana Dostoyevski’nin Kumarbazı’nın yazım hikayesini hatırlattı. Sanki aceleyle yazılıp bitirilmiş. Ancak Grange’nin harikulade betimlemesi, sade, anlaşılır anlatımı ve her şeye rağmen merakınızı diri tutan olay örgüsü, bu tarzı sevenler için okumaya değer.
Düşüncelerim bu kitaptan ötürü mü yoksa türden uzaklaştığımdan ötürü mü, yeni bir Grange eseri okumadan cevap veremem.
Jean-Christophe Garange’nin en az bir tane daha eserini okuyacağım, hikaye bittiğinde şayet fikrim şimdikiyle aynıysa, bu tür kolay kolay tercihim olmayacaktır.
Polisiye/gerilim türü, heyecanlı, aksiyonlu ve adrenalinin hat safhada olduğu tarzda kitaplar sevenler için gayet ideal bir eser. Klasik sevenler için ise tatmin edici olmayacaktır.
Keyifli okumalar.