Familia {aile} sözcüğü, başlangıçta, günümüz dar kafalısının duygusallıktan ve ev içi anlaşmazlıklarından oluşan idealini anlatmaz; Romalılarda, ilk dönemde, evli çift ve onların çocuklarına bile değil, sadece kölelere işaret eder. Famulus bir ev kölesi anlamına gelir ve familia, bir erkeğe ait kölelerin toplamıdır.
Sayfa 74 - Yordam KitapKitabı okudu
Familia sözcüğü başlangıçta, günümüz küçük burjuvasının duygusallıktan ve aile çekişmelerinden oluşturduğu ideale işaret etmez; Romalılarda, başta bu evli çiftle ve çocuklarıyla bile değil, yalnızca kölelerle ilişkilidir. Famulus ev kölesi demektir ve familia bir adama ait kölelerin toplamı anlamına gelir.
Sayfa 44Kitabı yarım bıraktı
Antoni Gaudi bu şehirdeki binalara doğanın dilini yansıtan öncü bir mimardı. "Orijinallik aslına geri dönmekten ibarettir fikriyle yola çıkan La Sagrada Familia'nın yaratıcısı. "Düz çizgiler insanoğluna, kıvrımlar Tanrı'ya aittir," diyordu. Düz olanın doğaya ait olmadığının bilincindeydi. Wabi-sabi felsefesine giriş yaptığımızda göreceğimiz gibi, Parque Güell gibi yapılarında her şey organik ve kıvrımlı; şehrin ötesinde bizi bekleyen doğayı taklit eden türdendi.
Antoni Gaudi ile aynı fikirdeymişim. Daha sayarım: Frank Gehry ve Zaha Hadid de aynı görüşte. :) Hocalarımız her ne kadar sevmese de...Kitabı okudu
La Sagrada Familia için
“Bir ağaçtan yontulmuştu sanki ya da bir masaldan firar etmişti.”
Sayfa 152 - Hep Kitap YayıneviKitabı okudu
"Famulus, ev kölesi demektir, familia ise tek bir adama ait olan kölelerin tümü ... Bu söz Romalılar tarafından yeni bir toplumsal organizmayı adlandırmak için icat edilmişti. Bu organizmanın başındaki adamın bir karısı, çocukları ve emrinde çok sayıda köle vardı. Roma yasalarına göre de bu insanların ölüm kalım hakkı onun elindeydi." ( Origin of the Family/ Ailenin Kökeni)
"Kalacak mısın?" dedin. Cevap vermedi.
Sabah gözünü açtığında yanında yoktu. Çarşafın üzerindeki izlere baktın. Gecenin kumdaki ayak izleri. Gün doğana dek yanıp durmuş bir savaş gemisinin, sabahın ilk ışıklarını karşılayan kapkara gövdesi gibi, hâlâ tütüyordu yatak. Sen, kıyıda yan yatmış bir yelkenli, beyaz, her şeyi uzaktan
Sayfa 48 - Yarım KalanKitabı okudu
