Semerkant civarında dolaştığımda harabeler gördüm; üzerlerindeki yazıtları kimse çözemiyor artık. Kendi kendime sordum: Bir zamanlar burada yükselen şehirden ne kalmış geriye? İnsanları geçelim bir kalem, onlardan daha fani yaratık bulunmaz zaten, ama uygarlıklarından geriye ne kalmış? Hangi hanlık baki kalabilmiş, hangi ilim, hangi kanun, hangi hakikat? Hiçbiri. O harabelerde ortalığı karıştırıp durdum, ama bir çömlek parçası üzerine oyulmuş bir yüz ve bir duvar üzerinde kalmış bir resim parçasından başka bir şey bulamadım. İşte benim sefil şiirlerim de bin yıl sonra, çömlek parçalarına, sonsuza dek toprağa gömülmüş bir uygarlığın kalıntılarına dönecek. Bir şehirden geriye, yarı sarhoş bir şairin onun üzerinde dolaşan umursamaz bakışlarından başka bir şey kalmaz.
Fani ile imtihan etti faniyi baki
Acizin acizliğini görene dek ta ki
Baki'ye muhtaç faniden ne istersin fani
Su vermezse baki hasret kalır suya saki………e.meral
Padişahlar o Sultanın huzurunda kılıç kuşanıyordu.
Her fâni onun etrafında bâki olmak aşkı ile yanıyordu.
Ve Eyüb Sultan,bir hâle gibi çevriliyor çevriliyordu.
Resullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Dünya müminin zindanı kafirin ise cennetidir."
"Kim dünyasını çok severse ahiretine zarar verir.Kim de ahiretini çok severse dünyasına zarar verir.Öyleyse baki ve sonsuz olanı fani ve sonlu olana tercih ediniz."