Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Unutma evlat, mesele devletin istikbali ise önemli olan şu fani beden değil, baki olan yüce davamızdır.
"O'nun zatından başka her şey yok olacaktır. * (....) Sanki ayet şöyle der gibidir: 'Fani olana bağlandığın zaman, kendisine en çok ihtiyaç duyduğun bir sırada, o şeyin fani (yok oluşuyla o bağ da kesilir. Şayet sen, fani olmayan ve baki olana bağlandığınzaman, o varlığın devamı (bakiliği) süresince o bağ da sürüp gider."
İnsan Yayınları 60, Kasas,28/88
Reklam
Namaz; fâni insanla, bâki Mevlâsı arasındaki direkt bağıdır.
Sayfa 27 - karınca polen
"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR."(1) Ali el-Karî bu söz için der ki: İbn Teymiye: Mevzudur, dedi. es-Sem'anî ise: Bunun merfu olarak bilinmediğini, Yahya b. Muaz er-Razî'nin sözü olduğunu, söyledi. Nevevi dedi ki: Nebi'den (s.a.v.) sabit değildir. Fakat, manası sabittir. Denildi ki: Kendi cehaletini bilen, Rabbinin ilmini; kendisinin fâni olduğunu bilen, Rabbinin baki olduğunu; kendisinin âciz ve zayıf olduğunu bilen, Rabbinin kudret ve kuvvetini bilir. Bu, Teala'nın şu kavlinden anlaşılır: "Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim'in dininden yüz çevirir?" (Bakarа, 2/130) İbn Hacer'e bu hadisi kimin rivayet ettiğini sormuşlar. Cevaben, "Bu hadisin aslı yoktur" demiştir. İbn Hacer daha sonra, bunun Yahya b. Muaz'ın sözü olduğunu belirtir ve manası hakkında da aynı açıklamayı yapar.(2) Bu söz gerçekten hikmet doludur... Ancak ne var ki, benimsenen bir hikmetin zamanla "hadis" zannedilmesi ihanet olmaktadır. Zira bir hadisin Müslüman nazarındaki mualla mevkiini almaya hiçbir hikmetin hakkı yoktur. Hikmetin hikmet, hadisin hadis olarak bilinmesi şarttır."(3) 1- Barla Lâhikası, 317. 2- Şeyh Alaaddîn, İmam Nevevî'nin Fetvalarının Şerhi, 302. 3- Cânan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, 13.
Sayfa 327 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
*** "Nefsini âciz görürsen Rabbini Kâdir, Nefsini muhtaç görürsen Rabbini Samed, Nefsini fâni görürsen Rabbini Bâki görmüş olursun." ***
{ALLAH'ı İnkâr Mümkün mü?, Filibeli Ahmed Hilmi}Kitabı okuyor
Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler.
Reklam
Fani olandan zarar edip baki olana yönelmek evladır vesselam!
İnsan bu geçici hayatı kalıcı gördüğünde, musibetler gözünde büyür, tahammül gücü azalır ve gelecekte onu bekleyen olası musibetler, fâni hayatı bâki görmesi sebebiyle, olduklarından daha büyük görünür. Gözünde büyüttüğü o gelecek musibet için sabrını şu anda harcamaya başlar ve şimdiki musibetlere ancak kâfi gelebilen tahammülünü erkenden tüketmiş olur.
Sayfa 102Kitabı okudu
Cenâb-ı Hakk'ın insana verdiği sabır kuvvetini evham yolunda dağıtmazsa, her musibete karşı kâfi gelebilir. Fakat vehmin tahakkümüyle ve insanın gafletiyle ve fâni hayatı bâki tevehhüm etmesiyle sabır kuvvetini mâzi ve müstakbele dağıtıp hâl-i hazırdaki musibete karşı sabrı kâfi gelmez, şekvâya başlar.
Ey insanlar! Fâni, kısa, faydasız ömrünüzü bâki, uzun, faydalı, meyvedar yapmak ister misin? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır; Bâkî-i Hakikînin yoluna sarf ediniz. Çünkü Bakîye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur.
Reklam
Taraftarı olduğu takımının şampiyonluğuyla, desteklediği partinin seçim kazanması ya da kaybetmesiyle, takip ettiği dizinin bir sonraki bölümünde ne olacağıyla ilgilendiği kadar, ahiretteki akıbetiyle ilgilenmeyen insan... Fani bir sevgiliyi düşündüğü kadar, her şeyi yaratan Bakî'yi düşünmeyen insan...
Hazret-i Mevlânâ buyurur: "Fânîlerin aşkı bâkî değildir. Mevtâlar tekrar bize dönmezler. Dâimâ yaşayanların aşkı ise, her dakîka goncadan daha taze ve daha latîftir. Sen bunu bil de fânî aşklara kanıp sarhoş olup erime! Bütün peygamberlerin, velilerin kudret seâdet buldukları o gerçek aşkı seç! Çünkü bâkî olanın aşkı seni gerçek mâşuka âşık eyler. Gerçek aşkın yerini işgal eden her fânî aşk, kalbin muhabbetullâha yükselmesinde bir nevî merhale olmadıkça merdûddur. Zîrâ kalbi Leyla'ya takılıp kalan, Mevlâʼya ulaşamaz ve sükûn bulamaz."
Dost var dost değil, haz var bâki değil. Hepsinin karşısında ölümün sırıttığı fani kuvvetlerle ümitler, hareket halinde engele çarptıkça geriye doğru dönüp dönüp seyrettiğimiz varlığımızdan da bizi usandırıyorlar.
gelip geçici hayatta iz bırakabilmek lazım
"Kendi kendime sordum: Bir zamanlar burada yükselen şehirden ne kalmış geriye? İnsanları geçelim bir kalem, onlardan daha fani yaratık bulunmaz zaten, ama uygarlıklarından geriye ne kalmış? Hangi hanlık baki kalabilmiş, hangi ilim, hangi kanun, hangi hakikat? Hiçbiri."
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.