“Ne var ki kaderin tüm beklentilerimi yerine getirmesi ve benim de bunun ötesinde hiçbir şey talep etmeyişim bir alışkanlık haline geldiğinden bu hal giderek yaşamımda bir heyecan eksikliğine ve cansızlaşmaya yol açtı. O dönemde bazı yarı farkındalık anlarında bilincine tam varmadan içimde özlemini çektiğim şey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha güçlü, daha bağımsız, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yoğun yaşama, belki de acı çekme ihtiyacıydı. Fazlasıyla aklı başında bir yöntemle varoluşumdan bütün çelişkileri uzaklaştırmıştım ve bu çelişki yokluğu canlılığımı söndürüyordu. İsteklerimin giderek daha da azaldığını ve zayıfladığını, duygularıma bir tür donukluğun yerleştiğini görüyordum; belki de en iyisi şöyle ifade edecek olursam, bir tür ruhsal iktidarsızlık ve yaşamda tutkuyla yer alabilme yetersizliği hissettiğimi söyleyebilirim.”
İnsan olarak evrenle ilgili her bilgi bizde mevcuttur. Aslında birçok farkındalık bilinçaltımıza kodlanmış durumda. Öğrenmek, kodları deşifre edip bizde olanı tekrar hatırlatmaktan geçiyor.
Bilgi arttıkça bilmediğininde farkına varır insan farkındalık hatalardan ve neticesi mutsuzluk olan yanlışlardan imtina etmeklik olduğundan bu tedbirin kazandırdığı şeyde bizatihi mutluluk olur ..