“Ne var ki kaderin tüm beklentilerimi yerine getirmesi ve benim de bunun ötesinde hiçbir şey talep etmeyişim bir alışkanlık haline geldiğinden bu hal giderek yaşamımda bir heyecan eksikliğine ve cansızlaşmaya yol açtı. O dönemde bazı yarı farkındalık anlarında bilincine tam varmadan içimde özlemini çektiğim şey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha güçlü, daha bağımsız, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yoğun yaşama, belki de acı çekme ihtiyacıydı. Fazlasıyla aklı başında bir yöntemle varoluşumdan bütün çelişkileri uzaklaştırmıştım ve bu çelişki yokluğu canlılığımı söndürüyordu. İsteklerimin giderek daha da azaldığını ve zayıfladığını, duygularıma bir tür donukluğun yerleştiğini görüyordum; belki de en iyisi şöyle ifade edecek olursam, bir tür ruhsal iktidarsızlık ve yaşamda tutkuyla yer alabilme yetersizliği hissettiğimi söyleyebilirim.”
Bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenecektir. Diğer bir deyişle farkındalık kazanmadığız müddetçe muhtemelen bilinçaltı kalıplarımızı tekrarlamaya devam ederiz. İşlenmesi çok zor her ne varsa kendi kendine yok olmadığını, daha ziyade bilinçaltımızda saklanır.
~Jung&Freud
Duygusal zeka için kendinize aşağıdaki soruları sorabilir ve mevcut durumunuz için farkındalık sağlayabilirsiniz:
İşler yolunda gitmediğinde, stresli durumlarda nasıl davranıyorsun?
Eylemlerinin sorumluluğunu alır mısın?
Özür diler misin?
Eylemlerinin diğerlerini nasıl etkilediğini fark eder misin?
Gelişim alanlarını açıkça dile getirebilir misin?
Zor durumlarla baş etme yöntemin nedir?