O"nun sözüyle yok, var olur. (Nahl 16/40)
Ve söz, Âdem"in dilinde tevbe olur. (Bakara 2/37)
Ve kimi sözler, İbrâhim"e sınama olur.(Bakara2/124
Ve Musa sözle kelîm olur. (Nisa 4/164)
Ve söz, Meryem"de sükût olur. ( Meryem 19/26)
Ve İsa ile söz, insan olur. (Meryem 19/34)
Ve söz, gün gelir insanın azalarına tercüman olur. (Fussilet 41/20)
Ve söz, Allah"ın olur. (Lokman 31/27)
Ve söz, Allah"tan olur. (Âli İmrân 3/39)
Ve Allah"ın sözü, yükseklerde olur. (Tevbe 9/40)
Ve kâfirlerin sözü, yerlerde sürünür. (Tevbe 9/40)
Ve söz, hoş bir ağaç gibi hoş olur. (İbrâhim 14/24)
Ve söz, habis bir bitki gibi habis olur. (İbrâhim 14/26)
Ve söz, azap olur. (İsrâ 17/16)
Ve söz, kesin/fasl olur. (Târık 86/13)
Ve söz, baki olur. (Zuhruf 43/28)
Ve söz, takva olur. (Fetih 48/26)
Ve söz, değişmez olur. (Yunus 10/64)
Ve söz, Rabbin sözü olur. (Sâffât 37/31)
Ve Rabbin sözüne ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa, arkasından denizler yedi katı daha çoğaltılsa yetmez olur. (Lokman31/27)
Ve söz, yerinden oynatılıp tahrif edilen söz olur. ( Mâide 5/13)
Ve söz, salih amelle O"na yükselen hoş söz olur. (Fâtır 35/10)
Ve söz, kerim elçinin sözü olur. (Tekvir 81/19)
O söz, sözlerin özü olur.
Sayfa 375Kitabı okudu
Mekke'nin fetih günüydü. Hz. Bilal Kâbe'nin üstüne çıktı, başladı ezan okumaya: "Allahu Ekber, Allahu Ekber.." Ezanın o güzel cümlelerini okurken Hz. Bilâl gözyaşlarını tutamadı ve başladı ağlamaya.. O ağlıyor, Resûlullah ağlıyor, ezanı işiten tüm Müslümanlar ağlıyordu.
O anlarda Hz. Bilâl'in Mekke sokaklarında çektikleri aklına geliyor. Ne işkenceler, ne baskılar.. "Ama bir gün gelecek ben ezanı Kâbe'nin damında okuyacağım!" gibi bir hedefi yoktur onun o günler. Tek bir hedefi vardı: İmanını muhafaza etmek. Beklenti yok, dünyevî hesap yok, intikam arzusu yok. Tek bir şey var o da imanını muhafaza etmek.
Sayfa 219 - Siyer yayınlarıKitabı okudu
İmkanlarına iman katmaları için müminlerin kalplerine huzuru indiren O'dur.
Fetih, 4
Sure-i Fetih (ayet 7)
"Ve şu göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Ve Allah Aziz'dir, Hakim'dir."
Sayfa 19Kitabı okudu
Câhiliye kavramı, “cehl” kökünden gelir ve “bilgisizlik ve cehaletin yanında kabalık, zorbalık, barbarlık” anlamı da taşır. Cehl kelimesinin “ilim” ve “hilm”kavramlarının zıddı olması yönüyle, câhiliye kavramı da yalnızca ilmin değil “akıllı ve kültürlü davranma, yumuşak, hoşgörülü, bağışlayıcı ve medenî hareket etme” anlamındaki hilmin de zıddıdır. Bu yönüyle inanç veya dünya görüşü yönünden câhiliye çağının bilgisizliği, İslâm"ın bilgelik ve aydınlığının zıddını ifade eder.3 Nitekim câhiliye dönemi insanı yalnızca bilgisizliklerinden dolayı değil hilm sahibi olmadıklarından dolayı da Kur"an tarafından eleştiriye muhatap olmuşlardır.(4) Câhiliye dönemi, İslâm öncesinde Arapların sahip oldukları inanç ve sosyal hayat telakkisi olarak tanımlanır ancak bunun yanında genel olarak o dönemin zihniyetini andıran günah ve isyan içeren davranışlar için de câhiliye nitelemesi yapılabilmektedir.
4 Fetih, 48/26.
Sayfa 204Kitabı okudu
Soru 4: Osman Gazi, amcası Dündar Bey’i neden öldürdü?
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı olan Osman Bey, Ertuğrul Gazi’nin en küçük oğlu olmasına rağmen, ağabeylerinin itirazı olmadan aşiretin başına geçmişti. Bu yüzden de kardeşler arasında bir çatışma olmadı. Ancak
Osman Bey, özellikle 1288-1299 yılları arasında fetih politikasında köklü bir değişikliğe gitti ve bu durum Bizans tekvurları ile kaçınılmaz olarak karşı karşıya gelmesine neden oldu. Osman Gazi’nin amcası Dündar Bey ise fetih politikasındaki bu köklü değişime ve özellikle Bilecik Tekvuru ile savaşmaya karşı çıkmaktaydı. Osman Gazi de amcasının bu yöndeki fikirlerini kendi politikalarına bir cephe alma olarak görüp Dündar Bey’i 1300’lü yılların başında öldürdü. Böylece Osmanlı hanedanı içinde ilk kan dökülmüştü.
O, îmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine sekînet(huzur ve itmi'nân) indirendir.
Fetih Suresi 4. Ayet🕊
