Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Feyzanur

Feyzanur
@feyzanurpeker
رب زدني علما و فهما و الحقني بالصالحين
buü|imö
44 okur puanı
Haziran 2022 tarihinde katıldı
Bursa'da zaman..
Bursa'da yeşilin mânası çok başkadır, o ebediyetin rahmanî yüzü, bir mükâfata çok benzeyen bir sükûnun fânî bir saate sinmiş mânasıdır. Yeşil Türbe, Yeşil Cami der demez, ölüm, muhayyilemizdeki çehresini değiştirir, "Ben hayatın susan ve değişmeyen kardeşiyim. Vazifesini hakkıyla yapan fâninin alnına bir sükûn ve sükûnet çelengi gibi uzanırım..." diye konuşur.
Sayfa 95 - Dergâh Yayınları
Reklam
Ölüm iyileşmesi tıp çevrelerinde inkârı mümkün olmayan bir hadisedir. Ölüm ânına yaklaşan insanda özellikle zihinsel fonksiyonlarda beliren güçlenmedir. Pek çok hastanın ölüme yakın anda birden iyileştiği görülür. Bu olay o kadar sık görülür ki olaya özel bir isim verilmiş, "ölüm iyiliği" denilmiştir. Akciğerleri metastazla dolmuş, nefes
Sayfa 168Kitabı okudu
kalb-i selîm, akl-ı selîm, zevk-i selîm
Kadîm kültürümüzde bilgi/ilim, aklın ibâdeti olarak kabul edilir. Nasıl ki ibâdetin sâlih olabilmesi için temizlik/tehâret zorunlu ise bilginin de sahîh olabilmesi için aklın temiz olması gerekir. Aklın tehâreti ise ahlâktır; dolayısıyla temiz/tâhir olmayan bir aklın ürettiği bilgi, hem tür olarak insana hem de çevreye zarar vermeye mahkûmdur. Bu nedenle, hem iyiyi hem de doğruyu beraberce kuşatan güzeli ancak ve ancak insan-ı selîm yani edebli, haddini bilen insan üretebilir. Çünkü kadîm kültürümüzde terbiyenin en üst amacı kalb-i selîm, talimin en üst amacı akl-ı selîm, edebin en üst amacı ise zevk-i selîmdir. Bu üç selîme sahip kişi, zarif kişidir; zarîf, zerâfet sahibi kişi ise âlim olduğu kadar âriftir; bildiği kadar tanır, tanıdığı kadar da güzeli eyler.
Sayfa 110 - KetebeKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatta bazen bazı kitaplar unutturmak içindir..
"Bu anlattıklarınız" dedim, "bunları nereden biliyorsunuz? Hangi kitapta yazıyor?" "Bazı şeyler kitapta yazmaz ki evlat," dedi, "bazı kitaplar bunları yazmaz. Her kitap bir şeyleri öğretmek ya da hatırlatmak için değildir. Hatta bazen bazı kitaplar unutturmak içindir." "Peki o zaman gerçek değil mi bunlar?" diye sordum. "Gerçek, inandığındır evlat." diye karşılık verdi.
Sayfa 21
Bilim biterse film biter..!
Nitekim o meşhur İngiliz atasözünde dendiği gibi: "Bilim biterse film biter." Bizler de, bu güzel emperyalist-kapitalist-modernist film bitmesin diye, bilime olan inancımızı tekrar vurgulamak istedik. !
Reklam
Okunması gereken bir kitap gibi olan mevsimler, insana hayatın devrelerini gösterir. Yaz geldiğinde, güneş daha bir hararetli doğarak ısıtır ve ışıtır heryeri. İnsan hem doğaya akarak nefes almak ister, hem de bunaltıcı sıcaklardan mızmızlanarak serinleyecek bir yer arar. Ne kabına sığar, ne ruhuna... Çocukluk gibi! İlkbahar geldiğinde kâinat yemyeşil olur. Bir başka coşkuyla karşılarız her yeni günü. Etrafı rengarenk çiçekler sarar, tatlı tatlı esen rüzgâr insanın yüzünü okşar. Dünya âdeta yeniden dirilir, canlanır... Gençlik gibi! Sonbahar geldiğinde, doğanın rengi değişir. Ağaçlar boynunu büker, yapraklar sararır, çiçekler yavaş yavaş solmaya başlar... Doğadaki canlılık yerini cansız bir örtüye bırakır. Sert bir şekilde esmeye başlayan rüzgâr, savurur bazen önüne gelen ne varsa. Orta yaş gibi! Kış gelince şartlar çetinleşir, hayatın gidişatı ağırlaşır. Kâinatın eski coşkusu, çocuksu bir hüzne dönüşür. Sert soğuklar ürpertir insanın içini ve ruhunu. İnsan; kendisini Isıtacak, hiç üşütmeyecek olan bir örtüye ihtiyaç duyar. Bahar da, yaz da geride kalmıştır artık. Sonbahar bile aranır olmuştur belki de kim bilir! Beli büküktür, ağzının tadı pek yoktur kışın. İhtiyarlık gibi!
Biz Hakk'a sarılır, dünyanın rengine kanmazsak ulvîleşir alıp verdiğimiz her nefes. Biz dünyaya sarılır, Hakk'a ağyar düşersek süflîleşir alıp verdiğimiz her nefes.
İnsanlar isimlendirmelerden büyülenmeyi bırakamadıkları sürece ne okurlarsa okusunlar koyunlar gibi isimlerin peşinden koşarlar. Unvanı belirleyen böylelerinin fikirlerini de belirlemiş olur. Eleştirel okuma melekesini asla geliştiremezler. Çok okusalar dahi öğrenemezler. Başkalarına fikrî köle olmaktan kurtulamazlar.
İşte bu noktada İlâhi Rahmet bir mucizeyle gerçekleşiyor..
Hayvanlar aleminin enteresan ve orijinal bir üyesi de Avusturalya ovalarında yaşayan Kangurudur. Bu hayvanları ilginç yapan husus, vücut yapısı bakımından iki güçlü ve uzun arka ayağa karşı iki kısa ve zayıf ön ayağı olmasıdır. Bunları el gibi kullanır. İkinci özelliği ise gebelik süresince karnında taşıdığı yavrusunu doğurduktan sonra da
Oscar Wilde, "İnsanlar daha çok kendilerinin ihtiyacı olan şeyleri başkalarına vermeye bayılırlar; Mesela 'öğüt' gibi" der.
Reklam
Nur; Işık ve Zulmet; Karanlık
يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ Allah, onları karanlıklardan tek aydınlığa; tek nûra çıkarır. Bakara, 257 • Arapçada Leyl, içinden aydınlatılan karanlık iken, Zulmet ise aydınlatılması ancak Nûr ile mümkün olandır.
Hira'yı sevene, Sevr'i çekene sor: Yesrib'i Medine'ye çeviren gücün sırrı, Hira'da yüklenilen sorumluluğun, karanlık yüreklere aktarılma çabasında, hakikatin soğuk sokaklarda haykırılmasında, Sevr'de verilen üstün mücadelede ve sabra sarılarak atılan adımlarda saklıdır.
Çünkü nûr ve aydınlık, tektir ama karanlık ve bâtıl, çeşit çeşittir.
Kur'an-ı Kerim'de Nur kelimesi, her zaman tekil, karanlıklar demek olan Zulumât ise çoğul olarak bulunur. Çünkü nûr ve aydınlık, tektir ama karanlık ve bâtıl, çeşit çeşittir. Sakın ve kaçın onlardan!
→ Nefes aldığın sürece Nefsin seninledir ey İnsan! Nefesine ve Nefsine sahip çık, Ahiret ikramın Nefis olsun.
Arapçada Misbah kelimesi, lamba, ışık, fener vb. anlamlara gelir. Sabah ile Misbah aynı kökten gelir. Karanlıklardan tek aydınlığa çıkaran Rabbe sığınırım demektir. Sen O'na sığın, karanlıkta kalmazsın; ışık yolunu aydınlatır!
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.