Sabahları evinden,akşamları iş yerinden ve dükkânlardan çıkman;bindiğin arabalardan,otobüslerden inmen; Geceden gündüze, gündüzden geceye varman;kıştan bahara, bahardan kışa ulaşman bu kederinde yok olup gideceğini göstermiyor mu?
Bir şeyin başlangıcı varsa bitişi de olmak zorunda değil mi?
Doğru şekilde mukabele ettiğimizde dertler,kalbimizi yumuşatıp daha alçakgönüllü olmamızı sağlarken empati duygumuzu, Allah'a olan sevgimizi ve tevekkülümüzü de artırır.
Allah'ın yaptığı herşey bir amaca hizmet eder. Buna duygular da dahildir.
Dârü'l Erkam olmaya aday evlerin azıkları Kur'an'dır,ilimdir,irfandir,hikmettir,seccadedir, gözyaşıdır, merhamettir,sevgidir.
Bu ev inşa olmayı ve inşa etmeyi düşünür.
Bu evin sakinleri boş işlerin değil, ulvi işlerin sevdalılarıdır.
Efendimiz 'in Erkam'in evinde eğitmeye başladığı bu altın nesle verdiği şahsiyet eğitiminin 3 mühim basamaktan oluştuğunu görürüz:
1-Sağlam bir akide
2- Aklî eğitim
3- Ruhi eğitim
Erkam, inşa olmayı ve İnşa etmeyi düşünürken Nedve, imha olmayı imha etmeyi düşünür. O halde bulunduğumuz yerin kimin dar'ı/evi olduğunu iyice gözden geçirmeliyiz. ya Erkam'ın safındayızdır ya da nedve'nin. Ben yokum diyen de aslında "ben Daru'n Nedve'nin talebesiyim ona hizmet etmekteyim "demektedir. Çünkü Darül-Erkamların olmayışı demek, Darün-Nedvelerin varlıklarını devam ettirmeleri demektir.