M.Madeleine ile birlikte Montreuil-sur-mer'deki refah dolu yaşam da ortadan kaybolmuş, kararsızlık içinde çırpındığı gece tahmin ettiği her şey gerçekleşmişti; o eksilince gerçekten de şehrin ruhu eksilmişti. Başına gelen felaketten sonra, Montreuil-sur-mer'de büyük yöneticilerin ardından yapılan o bencilce paylaşım yaşandı, insan topluluklarında her gün belli belirsiz bir şekilde gerçekleşen ve tarihin sadece bir kez, o da İskender'in ölümünden sonra fark ettiği, verimli faaliyetlerin sinsi bir şekilde yok edilmesine tanık olundu. Teğmenler kral tacı giyerken, ustabaşılar fabrikatör olur, ihtiraslı bir rekabet başlar. M. Madeleine'in büyük atölyeleri kapanırken, binalar harabeye döndü. Dağılan işçilerin bir kısmı şehri terk etti, bir kısmı da mesleği bıraktı. Artık her işletme büyüyeceği yerde küçüldü, her şey iyilik amacıyla değil daha fazla kâr elde edebilmek için yapıldı. Merkezi bir yönetici kalmadığı için her yanı rekabet ve hırs kapladı. Her şeye hâkim olduğu için herkesi yöneten M.Madeleine'in düşüşünden sonra, herkes kendi çıkarını gözetmeye başladı, dayanışma düşüncesinin yerini çatışma, içtenliğin yerini düşmanlık, kurucunun herkese karşı iyi niyetli davranmasının yerini herkesin birbirine kin beslemesi aldı; M. Madeleine'in bağladığı ipler çözülüp koptu; kalitesiz ürünler yüzünden fiyatlar düştü, müşterilerin güvensizliği sürümün ve siparişlerin azalmasına neden oldu; ücretler düştü, işsiz kalan atölyeler iflas etti. Ardından yoksulların payına hiçbir şey kalmadı. Her şey yok oldu.
Global Ekonomiye Güvenmek
“On dokuzuncu yüzyılın başlarından itibaren Batılı ulusla­rın ekonomilerine, sürekli tekrarlanan bir ilerleme ve gerile­me döngüsü egemen olmuştur. Dört beş yıllık bir ilerleme dönemini bir iki yıllık gerileme evresi takip eder; aralarda da beş altı yıl süren tasarruf dönemleri gözlemlenir. “ “Her döngü aynı öyküye dayanır. Önce gelişme baş
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Nice zamandır fiyatlar Suriye atları gibi koşuyor, maaşlar ve gelirler ise demir atmış duruyordu.
Sayfa 40 - Timaş Yayınları
Bir ülke hayal edin. Bereketli toprakları, şefkatli(!) insanları ve her köşede fışkıran tarihiyle âdeta bir cennet. Fakat bu cennette son zamanlarda bir gariplik var. Fiyatlar roket gibi yükseliyor, market rafları boşalıyor. İnsanlar geçim derdine düşmüş durumda. Bu kaotik ortamda kimin suçu olduğunu sormak ise neredeyse yasak. Peki ne oluyor bu ülkede? Bu hikayenin kahramanları, her gün artan fiyatlarla mücadele eden sıradan insanlar. Sebze, meyve, et derken her şeye fahiş fiyatlar ödenen bir ortamda, asgari ücretle geçinmek bir mucize. Bu kahramanların arasında, maaşları yetmeyen beyaz yakalılar, artan maliyetlere yetişmek için ek iş arayan esnaflar ve her kuruşa muhtaç olan emekliler var. Hepsi tek bir şey istiyor: Hayatta kalmak.
Sayfa 25
344 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Okurken çok büyük zevk aldım. 14 yıldır kurumsal hayatın içinde, plazalarda dirsek çürüten bir beyaz yakalı olarak; aslında kendi aramızdaki sürekli konuştuğumuz şeyleri akademik bir dille anlatmış Peter Fleming. Her geçen gün daha kalitesiz bir hayatı daha pahalıya yaşıyoruz. Reel ücretler son 50 yıldır maaşlı çalışanlar için düşmeye devam
Homo Economicus'un Ölümü
Homo Economicus'un ÖlümüPeter Fleming · Koç Üniversitesi Yayınları · 201916 okunma
Her şeyin bir fiyatı vardır, fakat bütün fiyatlar etiketlerde yazılı değildir.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.