Oradan oraya gitmenin hiçbir sonucu olmadığını anlayana kadar insan uzun mesafeler kateder ve orada kalakalır. Oradan oraya gitmek yerine oradan oraya bakınmaya başlar.
İnsan bazen tıkanır, soluk alamaz olur, ya da içinden birini öldürmek geçer. Derken soluğu düzelir, işleyeceği cinayeti de işlemeden bırakır. İnsan artık bağırmaz, hıçkırmaz, katlanır.
Evet, ölenlerin ardından yaşandığını, ölenle ölünmediğini herkes bir gün öğrenir. Ama eksilerek, azalarak, sakatlanarak, bir yeri koparak yaşandığını...
Olanaksızlıktan yolaçıkan ilişki, ne çok gerçeklik katetse de, yeniden olanaksızlığa varır, sonunda; son olanaksızlığı da, belki, ulaştığı en son gerçekliğidir.