--Kitap hakkında ağır spoiler içerir--
İsmi "Sevme Sanatı" olan bir kitaptan daha minnoş şeyler bekliyorsunuz, oysa aşk, cinsellik ve yalnızlıkla alakalı pek çok gerçeği yüzünüze çarpan bir kitap. Direkt konuya dalıyor yazar, sevmek bir sanat mıdır bunu soruyor size. Hepimizin sevmeye, sevilmeye ihtiyaç duyduğunu kabul ediyor ama bunu bir güdü olarak yaptığımızı söylüyor. Sevmekten ziyade sevilme tatmini aradığımızdan bahsediyor. Yeteri kadar tatmin olabilmek için de kişilerin topluma karşı sevimli, seksi, çekici rollerine büründüğünden bahsediyor. Bir bakıma kapitalizmin sadece market pazarlamasında yeri yok, tabir-i caizse insan ilişkilerinde bile kendimizi "pazarladığımızı" söylüyor. Aşk ise daha karmaşık, işin içine cinsellik giriyor. Cinselliğin iki kişilik yalnızlık olduğundan bahsediyor. Freud'a göre sevgi cinsellik temelli ama Fromm için öyle değil, daha romantik yaklaşıyor konuya.
Karşı cins beğenilerimizin bile özgün olmadığından, kapitalizmin bile insan ilişkilerini etkileyip insanları birer meta haline getirdiğinden ve insanların "pazar değerlerinden" bahsediyor. Yani çekici erkek ya da kadın sizin öznel beğenilerinizden değil (siz öyle sansanız da) aslında yaşadığınız coğrafyadan, zamandan, toplumdan etkileniyor. Bu şu an sizin "Evet doğru ne var ki bunda" dediğiniz bir şey belki ama 1956 yılında yayımlanmış bir kitap için döneme göre fazla cesur tespitler içeriyor.