Giزem Dağ
@gadmezig
HİÇ.
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları
1999
84 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Nasıl Dayandın Ya Resulullah (sav)
Merhaba. Kitap Peygamber Efendimizin hayatını, nübüvvetini anlatan bir siyer kitabı. Mehmet Yıldız'ın sohbetlerinde anlattığı gibi yazılmış. Anlaşılır biçimde, betimlemeli ve akıcı. Okurken ağlamamak elde değil. Peygamber efendimiz nasıl konuşur, nasıl yer içer, hangi durumda nasıl konuşur, nasıl dua edermiş, ticaret ahlakı nasıldı, dikkatle anlatılmış. Tabiki günümüzde İslama, insana da değinilmiş her seferinde. Akıldaki birçok sorulara da güzel örneklerle cevap verilmiş, güzel bir eser. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
"Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki Peygamber ve yanındakiler: 'Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?' demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır."
Bu ayet yolun kaderini öğreten bir ayet. Burası dünya! Mutlulukların diyarı değil, dayanmaların, diş sıkmaların diyarı. Ücret diyarı değil, cüretsizlerin diyarı. Belki de onlara sabretmenin diyarı bu diyar...
Nasıl Dayandın Ya Resulullah 
Mehmet Yıldız
Okur Takip Önerileri
'Öğretmen Öğretmendir.'
Merhaba arkadaşlar. Metin hocamıza böyle bir kitabı bizlere emanet ettiği için kendisine minnettarım. Okumaya da öğretmenler gününde başlamışım. :) Kitapta neredeyse bütün öğretmen sorunlarına değinmiş ve müthiş çözümler bulmuş, çok güzel öneriler vermiş, önemli, başarılı insanlardan da başta Peygamber Efendimiz (sav)'den alıntılar yaparak kitabını desteklemiş. Bu eser benim için ders kitabı, bir kılavuz niteliğinde. Bitmemesi için yavaş yavaş, sindire sindire okudum, neredeyse tüm satırların altı çizili. 'Öğretmen işte böyle olunur' dedim kitabın sonunda, çok güzel dersler aldım. Bütün söylediklerinin arkasındayım, katılıyorum. Yeni öğretmenler için bu kitap bir rehber niteliğinde, kesinlikle okumalarını tavsiye ediyorum. Son zamanlarda öğretmenlere karşı olan azalmış saygıyı yükseltiyor, kutsallaştırıyor, bakış açınızı değiştiriyor. Metin hocamızın hitabı, dili çok güzel, samimi, okuması çok keyifli. Öğretmenlikteki tecrübesini bize aktarmış. Almamız gereken çok yerinde öğütler var. 
Yeni Nesil Öğretmen Olmak 
Metin Özdamarlar
''Ah nasıl yakarıyorum denize bunu bilmesi için.''
Merhaba arkadaşlar. Khaled Hosseini'nin okuduğum ikinci kitabı. Fakat bu kitap yazıdan çok resim içeriyor. 2015'te denizde boğulan ve cesedi kıyıya vuran o küçük çocuk, Suriyeli mülteci Aylan'a ve diğerlerine adanmış bir kitap. Yazar, mektup şeklinde mülteci sorununu resimlerle anlatmış. İnsanın içini dağlıyor. Kısa ama etkileyici, anlamlı, etkisi bir ömür boyunca hissedilecek bir kitap. Kısa ama öz. 
Deniz Duası 
Khaled Hosseini
'Ben Sana Mecburum Bilemezsin'
Merhaba herkese. Hepimizin, Attila İlhan'ı meşhur 'Ben Sana Mecburum Bilemezsin' şiiriyle tanıdığımız kitabı. Kitapta, yazdığı şiirlerde sürekli aşktan bahsetmemiş. Dönemin siyasetini, özgürlüğü, hayatını, direnişi de konu almış. Kendine özgü bir şiir anlayışı var. Çoğu şiirinde kendimden bir parça buldum, kendimi tanıdım. Muhtemelen okuyan herkes de mısralardan nasibini almıştır. Mutlaka tavsiye ediyorum.
'İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur.'
'Niye gün ortasında akşam oluyorum.' 
Ben Sana Mecburum 
Attila İlhan
'Aslında ben katil değilim.'
Merhaba. Kitabın en başında Japonca isimlerin telaffuzu ile bilgi veriliyor. Kitap iki bölümden oluşuyor. Her iki romanda da suçlu olan aslında masum, karakterler yok yere ölüyor. Doğru olan açıklanamıyor, çünkü -her iki bölümde de doğruyu mektuplarda öğreniyorsunuz. Aynı zamanda dönemin Adaleti sorgulanmış. Güzel, akıcı bir kitap, yormuyor. Tavsiye ederim. 
Şeytanın Çırağı
Selamlar! Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Kendine özgü bir yazım biçimi var, şiirsel bir yazım tarzı. Bakış açısı ve nokta atışı tespitleri hayatını sorgulatıyor. Belki bazı tespitleri tokat niteliğinde. Yaşama daldığımda tekrar tekrar okumak isteyeceğim bir kitap. Diğer kitaplarını da en yakın zamanda okuyacağım.
''İnsanlar bu dünyada ne aradıklarını unutmuşlardı. Üstelik bu dünyada ne aradıklarını unuttuklarını da unutmuşlardı!
Dehşet.'' (syf 83)
Bir Kitap Bir Balta 
Ömer Faruk Dönmez
Selamlar :) Bu zevkle okuduğum kitaptan bahsedeceğim. Türk edebiyatının klasiklerinden. Oldukça sade ve akıcı bir roman. İçkiden, meyhaneden hareketle yine Batı özentiliği, yanlış Batılılaşma konu alınmış.
Romandaki iki kadın karakter aşırı ve yanlış alkol almasından dolayı taşkınlık çıkarıyorlar. Kanımca yorumum; Batıya özenerek, günümüzde de fazla ve yanlış alkol alımından dolayı yersiz hareketler (mala, mülke zarar verme, insanları rahatsız etme gibi) meydana geliyor, dediğim gibi günümüzde de durum böyle. Bu kısım biraz trajikomik. :) Mizahi olarak kadın ve erkek eşitliği haklarından bahsetmiş usta yazar. Hem güldüren hem de düşündüren roman. Keyifle okudum. Okumanızı tavsiye ederim. 
Meyhanede Hanımlar 
Hüseyin Rahmi Gürpınar
'Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok.'
Merhaba herkese Bugün Khaled Hosseini'in Uçurtma Avcısı kitabını yorumlayacağım. (Spoiler içerebilir!) Yazarı çok severim, kitabı da çok sevdim. Gayet akıcı, sürükleyici bir kitap. Kitabın başlıca unsurları arkadaşlık, ihanet ve sadakat.
Emir ve Hasan. Çok başka kişilikler. Hasan bir Hazara Türkü. Şii olmalarından, Çinliye benzemelerinden, bir Afgan olmamalarından dolayı ülkede dışlanıyor, ırkçılığa uğruyorlar. İleriki zamanlarda da Taliban tarafından katlediliyorlar. Hasan'ın sadakati beni çok huzurlu edip, güven veriyordu. Kitaptaki en sevdiğim karakterlerden, şüphesiz. Sonsuz sevgi ve sadakatine karşılık ihanet ediliyor, hiç haketmediği şeyler yaşıyor. Aynı şekilde oğlu Sohrab da öyle. Yazarın da dediği gibi 'Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok.'
Bir yandan Emir, ayrı bir kişilik. Her çocuk gibi değil, içine kapanık, korkak, kitap okumayı seven, babasına kendisini sevdirmeye çalışan bir çocuk. Babaları tarafından bir yalanla avutulmuşlar. Kitabın başlarında Emir'in babasının Hasan'ı ne kadar sevip kayırdığı da hep dikkatimi çekmiştir.
Özelikle Kabil. Gül gibi memleketin savaş, roket, açlık, ölüm, katliam, taliban gibi iğrenç bir gerçekliğe bürünmesi. Malesef şuanda da durum böyle. Taliban diye bir gerçek var. Bu hem kitapta hem de filminde yansıtılıyor. Allah bu güzel ülkeye selamet versin. Kitabı okuduktan sonra mutlaka filmini izlemenizi tavsiye ediyorum. 
Uçurtma Avcısı Khaled Hosseini
Kitabı e-kitap formunda okudum. Ne kadar kitap konusunda maddeci olsam da, e-kitap çok kolay, yormayan bir formda. Kitaptan bahsedecek olursam, gayet akıcı, anlaşılır sade bir dili var. 1 saatte, sıkılmadan okudum. İşitme engelli olduğumu düşünerek okudum. Keşke böyle bir ceza, yontulma sistemi günümüzde var olsaydı. Oktay beni çok gerdi ve cezası içime su serpti. Yazarı çok tebrik ve takdir ediyorum; düşüncesi için, ceza yöntemi için. Başarılı bir kitap, tabiki okunmasını tavsiye ediyorum. 
Islahat 
Selahattin Tomar
"Lakin tek korkum: Yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan."
Selam. Sadık Hidayet'in ilk okuduğum romanı. Bir İran Edebiyatı. Kitabı okumadan önce, yazarın hayatını da iyi bilmek lazım bu arada. Bu kitabı ilk Hindistan' da yayınlamış, o dönem İran'da bu kitap yasaklıymış. Yaşadıklarından dolayı bir bunalımda ve depresyonda. Bunun yanında afyon da içiyormuş. Romanda geçen bütün karakterler aslında tek kişiymiş, zaman ve mekanın dışında, bir yanılsama üzerine yazılmış.
Sadık Hidayet, romana 'Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.' diyerek başlıyor. Yaşamındaki acısını, bunalımını, haykırışını dile getirmiş ve açıkçası o bunalımı ben de yaşadım. Sürekli okuyup, bir süre ara verip tekrar okudum. İnsanı düşündürüyor. Kitapta sürekli tekrar eden bir imge var, sürekli farklı yerde karşımıza çıkıyor; testi. "İnsan öldüğünde kan damarlarında dolaşmayı keser, yirmi dört saat içerisinde vücudun bazı bölgeleri çürüyüp yok olmaya başlar ama bir süre saçlar ve tırnaklar uzamayı sürdürür. Acaba hislerle düşünceler kalbin durmasıyla duruyor mu yoksa kılcal damarlarda kan durduğu sürece belirsiz bir yaşam sürdürüyor mu? Ölüm düşüncesi hakkında duyulan hisler bile korkutucudur. Bu açıdan ölü olduğunu hissetmek en korkunç, en dayanılmaz şey olmalı." Yazar ölümden korkuyor ama merak da ediyor. Kitabın sonu da bir yere bağlanmıyor.
Ben çok sevdim Sadık Hidayet'i ve İran Edebiyatını. Tavsiye ederim, iyi okumalar. 
Kör Baykuş 
Sadık Hidayet
İdam mahkumu olmanın ağır psikolojisi.
Selam (Spoiler içeriyor olabilir!¿) Victor Hugo'nun bu eserini naçizane yorumlayacağım. Kısaca bahsedecek olursam, Öncelikle kitabın başında uzun bir 'Önsöz' kısmı var ve idamın kaldırılması gerektiği savunuluyor. Dönemin, suça göre iki cezası var; kürek cezası ve idam. Karakter, işlemiş olduğu bir cezadan dolayı (hangi cezayı işlediğinden bahsedilmemiş) idam cezasına çarptırılıyor. Mahkemede, başta kürek cezasını istiyor fakat bu cezanın ne denli korkunç olduğunu görüp, anladığı anda idam cezasına çaresizce razı oluyor. İdam gününe kadar, gün gün duygularını, yaşadıklarını, ıstırabını, mahkum olmanın ağır psikolojisini anlatmış. Bir kısmında annesinden, karısından ve kızı Marie'den bahsetmiş. Ayrıca birkaç şey dikkatimi çekti; halkın idam cezasına olan memnuniyeti, sevinci ve cellatların iyi insanlar olarak anlatılması. Kitap kısa fakat uzun bir sürede bitirdim. Okurken, kendimi karakterin yerine koyarak, sindire sindire, onu anlayarak okudum, çünkü dili ağır. Bir kere okunacak bir kitap değil, aksine birkaç defa okunacak bir kitap zannımca. Başta çok sıktı, kendimi kitaba hazır hissetmediğimi farkettim, fakat ilerledikçe, idam gününe yaklaştıkça ilgim arttı, merakla okudum. Sorgulatacak bir kitap, tavsiye ederim. 
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü 
Victor Hugo
