İstemez miydi o güneş ,
Dizinin dibinden ayrılmayan
için için aşk ateşiyle yanan Merküre, Venüs’e Gönlünü kaptıra ?
İstemez miydi ihtişamıyla dillere destan
boyu boyuna huyu huyuna Jüpiter’i ?
İstemez miydi o süslü efendiyi
boynunda buzlu gerdanıyla caka satan Satürn’ü ?
Ya da maviş gözlü uranüsü ,Neptün’ü ?
Niye Verdin Hayatı, sevgiyi, çiçekleri bir tek dünyaya ?
Neden kaptırdın gönlünü o garip dünyaya ?
çok mu yakındı sana ? , çok mu heybetli ve büyüktü? ,çok mu güzeldi? , maviş gözleri mi vardı ?
neydi derdin ?
Önemli mi bu kadar ?
DOĞRU YER ,DOĞRU ZAMAN
Yıllar geçti,ben yoruldum
Dillerde kirlendi adım
Ne uslandım, ne duruldum
Ben seni hiç unutmadım…
Çehren gibi baktım aya
Kanadım, toprağa,suya
Dağ-taş düşerken uykuya
Ben seni hiç unutmadım…
Elime alınca garip ses verdi
Saz dediki yeter buraya kadar
Nefesim kısıldı parmaklar durdu
Söz dedi ki “Yeter buraya kadar”.
Hayli güvenirdim gençlik çağıma
Hazan düştü gönül denen bağıma
Odun kömür artım aşk ocağına
En kısa kelimelerden birinin aşk olması ne garip değil mi? Bu kelimenin bazı insanları iyileştirici görevi varken bazılarını yaralayan bir görevi var.Tıpkı bazı aşkların uzun süreli olup bazılarının kısacık olması gibi.
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye.
Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan
hatırla bülbüllerin divane olduğunu
dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş
önce anlayamamış ona ne olduğunu
gönderince kalbime ışığını bu gece
bildim bütün aşkların bahane olduğunu
şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim
şaşırdım ayın kime pervane olduğunu
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı
Züleyha misali
Ey benim gönlümün meali..!
Sana dualarım var biriktirdiğim
Öyle uzunca değil ,hepsi Üç harfli “
"Can" gibi "YAR" gibi "Sen"gibi....
Ey benim gönlümün yegane mihmani!
Bir duânın İçinde
Zuleyhayi bir tövbenin Aşk Kapısını açan rabbime şükürler Olsun.
Seni gönülhanemin en guzel yerine Yazdı.
Yüregini
Değil Mi?
-
Ulu Tanrım, akıl ermez sırrına,
Bin bir ismi hakta pinhan edersin.
İçirirsin sabrın peymanesini,
Hikmetini sonra ayân edersin.
Gizlenirsin bir nüvenin içinde,
MUTLU AŞK YOKTUR
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var
Bu adam da bu kadına olan aşkını sadece birlikte çektikleri dizilerde haykırabiliyor ve resmen yaşıyor gerçekten. Şu zamana kadar gördüğüm en garip aşk bunlarınki aşırı tuhaflar ahahahahahahahaha
twitter.com/thereislav/stat...
Bu sabah erken kalktım. Yüzüme üç kez gerçekler çarptım. Kanadı yüzüm, gözüme gerçek kaçtı. Gözümün sulandığını görenler ağladığımı sandı, oysa gerçek gözümü yakmıştı.
Bu yüze gerçek çarpma ve göze gerçek kaçırma beni zinde yaptı. Dışarı çıktım, yolum uzundu. Nicedir yürümeyişlerimle biriken adımlarımı da yanıma aldım. Yorgunluğumu, kendini
Hem sana el değdirmeğe elim varmaz,
Hem sensiz aldığım protein, protein olmaz;
Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz:
Bir Antep lahmacun ki, tadına da doyulmaz.
Furkan Hayyam
Kese Kağıdı
@mandala
·
16 Nisan 10:31
Hem sana el değdirmeğe elim varmaz,
Hem sensiz aldığım nefes, nefes olmaz;
Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz:
Bir zehir zakkum ki, tadına da doyulmaz.