Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
uyumak haram bana
O gece,-Yemekte sızmaya me’lûf olan- Ferîde’mce, Kabûl olunmayacak söz olursa, yatmaktı. Yatar mı hiç? O nasıl hisli bir yumurcaktı.
Sayfa 123Kitabı okudu
Ama biz çok uzun yıllardır aydın ve eğitilmiş insanlarımızı dinlemedik. Dinlememek için de okumadık. Hep kafamızı kuma gömdük. Kör ve sağır davrandık. Bu amaçlı olarak Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor: Misyonerler gece gündüz çalışırken acaba, oturup vahy-i ilahiyi mi bekler ulema?
Reklam
Ramazan ayının sonlarına yaklaşıyorduk. Her taraf kapalıydı. Yiyecek hiçbir şey yoktu. Bu süreçte sekiz kilo kaybetmiştim. Kaldığım terk edilmiş evin sahibi bir-iki kilo patates bırakmıştı. Bir de dolapta yumurtalar vardı. Her gün.bir patates ve bir yumurta haşlayıp yiyordum. Günler çokyoğun geçiyordu. Gece gündüz yayın yapıyordum, koşturuyordum. Çelik yelek giyiyordum. Tüm gün çelik yeleği sırtımda taşımak yoruyordu. Çok takatsiz kaldığım zamanlar olmuştu. Evdeki patates ve yumurtalar tükendi. Ertesi gün molozların arasında birkaç canlı tavuk buldum. Birini aldım ve eve götürdüm. Evet, hayatımda ilk defa savaşın kalıntılarını yağmalamıştım. Ve yine hayatımda ilk defa Gazze'de bir tavuk kestim. Tüylerini tek tek yoldum. Pişirdim. Evde tuz bile yoktu. Saatlerce suda kaynatmama rağmen eti çok sertti. Piliç ve tavuk arasındaki farkın ne olduğunu Gazze'de anlamıştım.
Sayfa 133 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Ölmüş dediğin rûhu alevlendiriver de, Bir parça açılsın şu muhîtindeki perde. Bir parça açılsın, diyorum, çünkü bunaldın! Nevmîd olarak nûr-i ezelden donakaldın! . . Birleşmesi kâbil mi ya tevhîd ile ye'sin? Hâşâ! Bunun imkânı yok, elbette bilirsin. Öyleyse neden boynunu bükmüş, duruyorsun? Hiç merhametin yok mudur evlâdına olsun?
Mads Gilbert'in Obama'ya mektubu
“Kalbi olan hiç kimse Şifa Hastanesi'nde bir gece geçirdikten sonra Filistin halkının yaşadığı kıyıma son vermeye gönül vermeden yürüyüp uzaklaşamaz buradan. Fakat kalpsiz ve merhametsiz olanlar Gazze'deki bir başka kıyımın hesaplamalarını ve planlarını yaptılar bile..."
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Mevsim kıştı. Birinci İnönü Muzafferiyeti'nin müjdesini Ankara'ya gelişimizden sonra haber aldık. Mehmet Akif'i bu zafer çok sevindirmişti. Geceleri onunla bir yatakta yatardık. Bana o gece bu zaferin ehemmiyetini, kıymetini, Allah'ın bize müzaheretini anlatmaktan zevk alıyordu.
Bu, taşındır» diyerek Kâbe'yi diksem başına; Rühumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namiyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanina, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tà fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile àvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sayfa 505 - Akpınar YayıneviKitabı okudu
185 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.