Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!” Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi,
Mads Gilbert'in Obama'ya mektubu
“Kalbi olan hiç kimse Şifa Hastanesi'nde bir gece geçirdikten sonra Filistin halkının yaşadığı kıyıma son vermeye gönül vermeden yürüyüp uzaklaşamaz buradan. Fakat kalpsiz ve merhametsiz olanlar Gazze'deki bir başka kıyımın hesaplamalarını ve planlarını yaptılar bile..."
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. / Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! / Boğamazsın ki! / Hic olmazsa yanımdan kovarım / Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;/ Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. / Doğduğumdan beridir, âşığım istiklâle;/ Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!..." MEHMET ÂKİF ERSOY...
Sayfa 99 - Okur KitaplığıKitabı okudu
... Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i... Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. “Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. ...
Mehmet Akif Ersoy
Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı! " Dedirir -yırtıcı, his yoksulu,
Diyanet İşleri Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar.. O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar. Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor; * Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i.. Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab.. Seni ancak ebediyyetler eder istiab. "Bu taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına, Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına. Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle, Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana.. Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
Reklam
Karanlık Geceler
Saat üç, hayli vakit var sabaha, Üşüdüm, yatmamak olmaz, acaba; Uzanırsam çabuk açmaz mı şafak? Sabah olmaz yüz kere kalkar gezinir Gece bitmiş ağarır şimdi etraf Bu sabahın yelidir, ne yazık; Duyduğum ses, yine baykuş sesidir.
. “Bu taşındır” diyerek Kâbe'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubeyi alsam da, ridâ nâmıyle Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Ebr-i nisanı açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli süreyyâyı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem, Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana... ... Mehmet Âkif Ersoy .
Sayfa 167Kitabı okudu
Sekiz yaşında kadardım. Babam gelir:"Bu gece, Sizinle camie gitsek çocuklar erkence.
Sayfa 25
Ey gece, heybetinin örneği, Ya da bana karşı dargınlığı!
Sayfa 93 - Birharf YayınlarıKitabı okudu
185 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.