Kitabı uzun zaman sonra okumaya niyetlenmiştim. Araya bir sürü kitap serpiştirmiştim. Hatta kitaplıktan dolaba kaldırmıştım. Beni bu kitaba çeken sadece bir sebep oldu. 3-4 gün sonra Yazarın Moskova’ya gelişi. Nazım Hikmet Vakfı ile bir program düzenleneceği haberini almam sebep oldu.
Şimdi diyorum ki 14 yıllık gurbet yaşantımda neden okumamışım. Gezdiğim yerleri, gördüğüm sokakları bir Türk yazarın dilinden neden dinlememişim. Orda anlatılan insanları tanıdığımı, inşaat şirketlerini, yaşanılan hayatlara şahit olduğumu neden okumakta bu kadar ertelemişim anlamadım. Hem Moskova’da hem Minsk şehrinde o yerleri bildiğim için, ayrıca işin püf noktası Kahramanın yaşadığı yer benim istanbulda yaşadığım yerin 7-8 km uzaklıkta olması beni bayağı şaşırttı.
Kitaba gelince, saklandığı dolaptan çıkıp benimle olayların geçtiği şehirde okunması gerçekten ayrı bir duygu idi. Yazarın daha önce okuduğum kitaplardaki gibi dilinin akıcı olması, her sayfayı merakla çevirir iken bölüm sonlarında bıraktığı izler koşar adım sayfalarda yürümenizi sağlıyor. Anlatılan yerleri bir araştırıyorsunuz, sonra ismi geçen kitapları okuduysanız şanslısınız okumadıysanız bir güzel not alıyorsunuz, sonra şarkılardan yürüyerek kahramanı takip ediyorsunuz…
Ben gerçekten bu kitabı beğendim… herkeste farklı duygular çıkarabilir… herkesin altını çizeceği aynı cümleler olabilir… ben altını çizmekten çok soru işareti bıraktığım sayfalar oldu. Araştırmam gereken kelimeler, kitaplar, yerler…