Kitaptaki karakterlerin sayısı çok az . Olay örgüsü yok denecek kadar az. Ama ana karakter, kişiliği, yaşadığı hayat, beklemekle geçen bir ömür ile okuyana yeni ufuklar açıyor. “Don Kişot” u anımsatan ve en az onun kadar önemli bir yapıt.
Kitabın bize öğretmek istediği ana düşüncesi, hep bir şey olacak diye beklemek aslında ömrü tüketmektedir. Aylar, yıllar geçiyor ama ana karakter beklerken daha bir kaç gün geçtiğini zannediyor. Tekdüze bir hayat, boşa yaşanmış bir ömür, hazin bir son, insanı derinden etkiliyor .
Kitabı bitirince insan bir kere daha anlıyor ki; geçen gün ömürdendir. Her günü ömrümüzün son günüymüş gibi geçirmeli ve hep bir şeylerin olmasını beklememeli. Bir şeyler yapmalı. Anlamlı bir hayat için yaşama katılmalı insan.