"Bir bilire göre şöyle bir söylenti var; İstanbul’a geldiğinde denizi bir kez görsen dahi seni büyülermiş. İstemeden gelsen bile kısa bir süre sonra âşık olurmuşsun.." dedi.
Doğruluk payını düşündüm birkaç saniye. Mümkün olmayabilirdi ya da tam tersi. "Yaşamadan bilemem. Ama dünyanın gözdesi olan bir şehir burası, bende sevebilirim." dedim.
Yürürken bakmadım ona. Ama hepimiz sessizce ondan gelecek bir cümle beklemiştik. Kimse tek kelime etmemişti.
"Yaşarsın, bir de bakmışsın tüm varlığınla sevmişsin." dedi.
Bu sözler bana bir şeyler çağrıştıyordu ama ne olduğunu çözemedim. İçimden geçen cümleyi söylemekten zarar görmedim. "Olabilir. Belki... Tüm varlığımla sevebilirim."
Be kadın sendeki basenler o aletlerin üzerinde yüz yıl geçirsen hiç milim erir mi? İdeal kilosuna varması için yirmibeş kilo vermesi lazımmış! Lafa bak! Senin neren ideal ki kilon ideal olsun? Değil o futbol sahasının etrafını fır dönmek evden çıkıp Konya'ya gidip gelsen acaba varabilir misin o ideal kilona? Ezkaza vardın diyelim. Acaba o kilonda beş dakika kalabilir misin?
Dokunulmasa da,görülmese de;
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz…
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki…
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına “SEN” kalayım.
“Sevmek” ne uzun kelime…
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak…
Susuşların anlattıklarını dinlesek.
müzik sen sahnede sahne rüzgarda
gözlerin gözlerin uzaklarda
ben kimim yağmurlar içinde mahzun
nerde saadetimiz nerde sarmaşıklı ev
nerde her akşamki kemanı komşumuzun
ya sen nerdesin nerdesin
işte rüzgar işte sonbahar yıldızları
işte kalbim işte şiirlerim
sen gelsen elini alnıma koysan
saçlarını öpsem
ağlasam