(Aşağıda okuyacağınız tarihçe, 30 Ağustos zaferinin ilk yıl dönümünde Falih Rıfkı Atay tarafından “Akşam” gazetesinde yazılmıştır. 24 Ağustos 30 Ağustos’a kadar geçen bir hafta içinde Türklük kaderinin nasıl baş döndürücü bir hızla döndüğünü gösteren bu tarihçeyi o günleri görmemiş olanlar için tekrarlayalım. [Yayıncının notu])
24 Ağustos-
1922 yılı İngiliz Yıllık Raporlarında (s. 51-52) Türkiye anlatılırken Büyük Taarruz sırasında ve sonrasında Anadolu'nun durumu da şöyle özetlenmiş: "(…) 4 Eylül'e kadar Uşak ve İnönü Savaşları'ndan sonra Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak ve Eskişehir'in Türkler tarafından işgal edilmiş olduğunun söylenmesi yeterli olacaktır. Yunan Başkumandanı General Trikopis esir alınmış ve Yunan Ordusu'ndan geriye kalanlar İzmir'den önce son mevzi olan Alaşehir hattına geri çekilmişti. Burası da direniş gösterilmeden.terk edildi ve 9 Eylül günü Türk Orduları İzmir'e direnişle karşılaşmadan girdi. Kısa bir süre için Kuzey Yunan Ordusu direnebilir gibi göründü. Aslında Bandırma'ya kadar oldukça düzenli olarak geri çekildi ancak 11 Eylül günü Bursa düştü. Geri çekilirken Yunan ordusu vahim mezalimde bulunmuştu. Geçtiği her yerde, kırsal bölgeler harap edildi; Eskişehir, Uşak, Kütahya ve diğer şehirler ve köyler yakıldı. Müttefik Güçleri'nin hızlı müdahalesi ile yalnızca Bursa benzer bir akıbetten kurtarıldı."
21 Mayıs 1922'de Trakya ordusu başkomutanlığına, 4 Haziran 1922'de Küçük Asya Ordusu Başkomutanlığı'na getirildi. Anadolu'daki savaşlarda başarısız bulunarak 22 Ağustos 1922'de görevinden alındı ve yerine Trikopis getirildi. Kurtuluş Savaşı'nda Yunan ordularının yenilgisinden sorumlu tutularak yargılandı ve 2 Aralık 1922'de Atina'da idam edildi.
Atatürk, Trikopis'e ''Üzülmeyin general, harp bir oyundur; kazanan da olur kaybeden de...Siz bizim esirimiz değil, misafirimizsiniz, '' deyip bir sigara ikram eder.