Sözcükler çok önemli. Sözcüklerle düşünüyoruz. Söylediği veya duyduğu her bir sözcüğün üzerinde tek tek durmayı bir alışkanlık edinenler bundan dolayı daha temiz ve hatasız düşünürler. "Kitap" dediğimiz şey aslında biçime verilmiş bir addır. Roman da kitaptır, bilgi veren bir kitapta. İkisini okumak aynı sözcükle anılsa da içerik olarak hiç benzemeyen işlerdir. "Roman okumanın" kitap okumaktan bambaşka bir iş sayılması gerektiği, çoğu romanseverin okuduğu romandan bir şey anlamamasından, yani ondan yararlanamamasından belli. 1984'ü okuyanların çoğunluğu buna dahil. Genç bir arkadaşım, Türkiye'nin en iyi liselerinden birinde derste bu kitabı okumuş. Kendisi de, arkadaşları da kitapta anlatılanların çoktan gerçekleştiğini fark etmemişler. Ben dürtünce anladılar. Ellerinde tuttukları ve parasını kendilerinin ödediği o aptal kutusunun Büyük Birader'in onları gözetlediği bir makine olduğunu ben gösterince fark ettiler. Yenikonuş'un çoktan yürürlüğe girdiğini verdiğim örneklerle anladılar. Doğruluk Bakanlığı'nın hemen bütün Batı ülkelerinde ve ülkemizde kurulduğunu, tarihin her gün yeniden yazıldığını ve onlara bu yeni sürümün öğretildiğini ben anlatınca anladılar. Okumak bir şey, anlamak başka bir şey...