Fantastik, Büyülü Gerçekçi, Gerçeküstücü, Bilim Kurgu edebiyat genelde birbirine karıştırılır. Bunun bir sebebi de edebi yayınlarda hiç düşünmeden, en acısı bilinmediği halde, sanki biliniyor gibi, okunan kurmacaları yanlış tasnif etme hastalığıdır.
Kısaca ve anlaşılır bir tanımlama yapmaya çalışacağım. Belki faydası olur okurlara.
Bu tür
“Herkes keyfine, fantezisine, kendi maksadına, menfaatine, aldatacağına, ve aldatıldığına göre yazar.” Dr. Rıza Nur, I. Baskı, Sayfa 523, Hayatım ve Hatıratım
Bu hatıratta okuduklarımızın temel özeti işte Rıza Nur’un kendi ifadesinde bize sunulmuştur. Yani okuyacağımız hatırat için bize şunları demektedir;
Bu hatırat, benim keyfime, benim
“Sınır tanımayan bir zekâ, en büyük hediyedir insana.”
J. K. Rowling.
Bu sözleri dile getirirken kendisine mi atıfta bulunuyordu yoksa karakterlerine mi bilinmez fakat her iki çıkarımda aynı noktaya varmıyor mu zaten! Daha fazla sorgulamanın bir anlamı olmadığı gibi hem eserlerin hem de sahibinin hakkını hemen şimdi teslim etmek
"Gerçekliği, fantastiğe ulaştığı noktada seviyorum," diyor kendisi, "zira benim için gerçeklikten daha fantastik ve beklenmedik, hatta daha inanılmaz ne olabilir ki?"
"Gerçekliği, fantastiğe ulaştığı noktada seviyorum," diyor kendisi, "zira benim için gerçeklikten daha fantastik ve beklenmedik, hatta inanılmaz ne olabilir ki?"
(Yazım bir özet veya tavsiye değildir. Oyunu okuyanlar için daha uygundur ve kendi değerlendirmelerimdir. Spoiler içerir.)
Shakespeare’in yazdığı son oyun olan Fırtına, yazım şekli, kurgu biçimi, içinde bulundurduğu teknik ve hikaye içerisindeki özellikleri ile Shakespeare'in romantik türde bir oyun olarak nitelendirilebilir. Yıllar içerinde
“Gerçekliği, fantastiğe ulaştığı noktada seviyorum,” diyor Dostoyevski, “zira benim için gerçeklikten daha fantastik ve beklenmedik, hatta inanılmaz ne olabilir ki?”