Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
bilgi; yani gerekçelendirilmiş *doğru inanç*
Gerekçelendirilmiş Doğru İnanç
Bir şeyi bilmek için, ona inanmak zorundasınızdır. George R. R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı’nı bitireceğine inanmazsanız, bunu bilemezsiniz. Ya da örneğin, Jon’un Benjen Stark’ın öldüğüne inanmayı reddetmesi gerçeğini ele alalım. Jon, Benjen Stark’ın ölü olduğuna inanmadığından, bunu bilmesinde de imkân yoktur. Bir şeyi bilmek isteyen kişi önce buna inanmak zorundadır. Bir şeyi bilmek için, aynı zamanda bu şeyin doğru olması gerekir. Ben Martin’in seriyi bitireceğine inansam bile, bunun doğru olması için onun bunu bitirmesi gerekecektir. Eğer gerçekte bitirmeyecekse, onun seriyi bitireceğini bilemem. Ben buna inanabilirim (ve bu durum ilk koşulu fazlasıyla karşılar) fakat eğer bu doğru değilse, asla bilinemez.
Sayfa 173 - NotaBene YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Platon’a göre inancın bittiği yerde bilgi başlar ve bilgi, “gerekçelendirilmiş doğru inanç” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bizim iddiamız şudur: Tatmin edici bir bilgi teorisi açısından bir bilginin, sarsılmaz tam olarak gerekçelendirilmiş doğru inanç olması kaçınılmazdır ve gerisi, temeldir.
Chisholm, gerekçelendirmeyi doğru inancı bilgiden ayıran şey olarak tanımlar ve onu "kanıta dayanma" (evident) terimi ile karşılar. Bilginin geleneksel üç parçalı "gerekçelendirilmiş doğru inanç" tanımına karşı Chisholm, "kanıta dayalı doğru inanç" (evident true belief) tanımını verir. Doğru inancı bilgiden ayıran şey, doğruluğunun kanıtlarla gösterilmiş olmasıdır.
Bilgi, gerekçelendirilmiş doğru inançtır.8 Eğer bir şeyi nasıl bildiğimize dair müşterek teyide açık herhangi bir gerekçe sunamıyorsak, o şeyi bildiğimiz değil belki iddia ettiğimiz, varsaydığımız ya da kabaca ifadesiyle atıp tutturduğumuz söylenilebilir. Mesela bir piyango çekilişinde kazanan kâğıdı seçmiş olan kişi için “bildi” diyemeyiz. Çünkü o, bu kazanan kâğıdı seçmeyi nasıl gerçekleştirdiğini başkalarına gerekçelendiremeyeceği gibi kendisi de bilmemekte ve bu itibarla tekrar edemeyeceği bir hâli yaşamaktadır. Hakeza rüya, keşf, ilham gibi bâtıni hâllerin mütekellimün nazarında bilgi kaynağı olarak telakki edilmemesi onun “gerekçelendirilemez” ve bu itibarla da müştereken tatbik ve tekrar edilemez oluşundan ileri gelmektedir.# Tabi bu durum söz konusu rüya, ilham, keşf ve sezginin muhtevası itibariyle doğru olmasından bağımsız ve farklı bir konudur. *** 63. Tarif ve tarifteki her bir kavramın (gerekçe, doğru, inanç) gerekliliği üzerine özlü bir sunum için bkz. Alan Musgrave, Sağduyu, Bilim ve Şüphecilik “Bilgi Kuramına Tarihsel Bir Giriş”, (çev.) Nur Küçük, İstanbul: İthaki Yayınları, 2013, s. 1535. 64. Ebü Mansur el-Mâturidi, Kitâbü't-Tevhid, (thk.) Bekir Topaloğlu & Muhammed Aruçi, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 3. Baskı, 2017, s. 83 vd.
Reklam
Edmund Gettier'in klasik üç parçalı bilgi tanımının neden sürdürülemez olduğuna dair ünlü makalesinin ardındaki hikâye artık felsefi folklorun bir parçasıdır. Makalenin öyküsü söyledir: Edmund Gettier, eğer işini sürdürmek istiyorsa elinin altında bazı akademik yayınlar bulundurması gerektiğini bilen genç bir Amerikalı filozoftu (ABD'de, genç akademik atamalar genellikle araştırmalarını uygun yüksek profilli dergilerde yayınlayan kişi için geçerlidir). Bu düşüncenin etkisiyle bir şeyler yazmak için etrafına bakındı ve ilginç, yayınlanabilir ve en önemlisi çok çabuk yazılabilecek bir şey aradı. O zamanlar aslında epistemolojiye gerçek bir ilgisi olmadığı söylenirken, literatürde bilginin gerekçelendirilmiş-doğru-inanç şeklindeki tanımının yaygınlığı karşısında şaşkına dönmüş ve bu tanımın kaçınılmaz olarak kusurlu olduğuna inanmıştı. Hızlı bir hareketle, bu görüşe itirazını özetleyen üç sayfalık kısa bir makale yazdı ve bu tür kısa makalelerde uzmanlaşan, son derece saygın felsefe dergisi Analysis'e gönderdi. Makale, usulüne uygun olarak 1963'te yayınlandı ve büyük bir fırtına kopardı.
Sayfa 43 - Küre YayınlarıKitabı okudu
Bilginin, ''gerekçelendirilmiş doğru inanç'' olduğunun farkına varamayanların ''inanmak değil, bilmek istiyorum!'' şeklinde klişe ifadeler kullanarak bilgi yoluyla inancı aşağılamaya çalışması üzüntü vericidir.
Bilgi Nedir?
Bilgi gerekçelendirilmiş doğru inançtan öte bir şeydir.Bilgi,tabiatı gereği kesin olmalıdır;en azından Gettier itirazlarında da gördüğümüz gibi,bir inancı bilgiye dönüştürmek için yanılmamak durumundayız.Zira,bir şey ya bilinir ya bilinmez;belki bilme yetimizi ya da bilgi edinme mekanizmamızı değil ama bilginin kendisini belirli bir derecelendirmeye tabi tutamayız.O halde bilgi,”kesin inanç”tır;kesin olan bir inanç için gerekçe aramak ise absürt bir tutum olacaktır.
Bilgi ve Gerekçelendirme:
Kesin olduğuna, diğer inançlarınız kadar inandığınız bir inanç seçiniz. Örneğin, dünyanın -ters değil de- güneşin etrafında döndüğüne dair inancınızı ele alalım. Eğer bu konuda eminseniz, o zaman sezgisel olarak, bu inancı haklı olarak, gerekçelendirilmiş görmelisiniz. Bu durumda kendinize şu soruyu sorun: Bu inancı gerekçelendiren şey nedir? Bu soru bilgi teorisi için hayati önem taşır, çünkü 3. Bölüm'de gördüğümüz gibi, her ne kadar Gettier örnekleri gerekçelendirmenin (doğru inançla) yeterli olmadığını gösterse de en azından bilgi için gerekçelendirmenin zorunlu olduğunu düşünmek makuldür.
Sayfa 53 - Küre YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Otoriteye Başvurma Safsatası
Size birini tanıtacağım ve bu kişinin cahil bir kimse olup olmadığına siz karar verin - Kendi alanı dışında her alanda konuşan ve doğru bilgi de vermeyen - Mantık bilgisi, 1- İstanbullullar insandır 2- İstanbullular uyanıktır , sonuç: İnsanlar uyanıktır diyecek kadar olan - Tarih Bilgisi, Fatih Sultan Mehmet Müslüman değildi, en sevilmeyen
Üç Unsurlu ya da Koşullu Bilgi Anlayışı: Birinci öbekte yer alan standart bilgi tanımı, Platon'un Theaetetos adlı diyalogundan gelen "gerekçelendirilmiş doğru inanç" olarak bilgi tanımı, ya da aynı anlama gelmek üzere, bilgiyi hem (i) gerekçelendirilmiş veya haklılandırılmış ve hem de (ii) doğru olan (iii) inanç diye tanımlayan meşhur üç öğeli yanıt ya da görüştür. Buna göre, bilginin inanç, doğruluk ve gerekçelendirme gibi üç koşulu vardır; başka bir deyişle, bilgi haklılandırdığımız, doğruluğu lehinde birtakım gerekçelere veya "güvence"ye sahip olduğumuz inanç ya da iddiaları gerekli kılar.
Sayfa 37
19 no'lu not
İnançlar eylem haline gelmedikleri müddetçe gerekçelendirilmiş (doğru, makul) eylem ve gerekçelendirilmiş (doğru, makul) inanç arasındaki analojiyi kullanmamıza karşı aşılamaz bir engel oluşturmayacaklardır.
Sayfa 264 - adres yayınlarıKitabı okudu
Bilimsel Bilgi -Philip Kitcher
Bilgi, başlangıç düzeyindeki her felsefe öğrencisinin öğrendiği üzere, doğru bir inanç türüdür. Elbette türleri birbirinden farklılaştıran alametler tartışma konusudur. Daha eski gelenekler bilgiyi gerekçelendirilmiş doğru inançla özdeşleştirmişlerdir, ancak benzer bulmacanın ardından, bu basit öneriyi sürdürmek zorlaşmıştır. Benim tercih ettiğim görüşe göre kişinin bir önermenin doğruluğunu bilebilmesi, söz konusu önermenin doğru olmasını, kişinin ona inanmasını ve güvenilir süreçten geçerek meydana getirilmesine bağlıdır (Goldman 1986). Söz konusu bu görüş, bilimsel bilgi hakkında iki tür genel husus önermektedir. Bunlardan ilki, muhtelif bilimlerin iddialarının doğruluklarıyla ilgilidir. İkincisi ise bilim adamlarının inançlarını meydana getiren ve bunu idame ettiren süreç üzerine yoğunlaşmaktadır. İlk olarak doğruluk hakkındaki tartışma ile başlayacağım.
"... Gazali’ye göre bir şeyin kesin derecesinde bilgi sayılabilmesi için; öncelikle kişinin onu apaçık bir şekilde bilmesi ve ayrıca bu şeyin doğru olması gerekir. Yalnızca bunlar da yetmez aynı zamanda kişinin o şeyin doğruluğuna inanması gerekir. Gazali’nin bilgi hakkındaki bu görüşleri bize, tamamen olmasa da kısmen Platon’un bilgi hakkındaki görüşlerini hatırlatıyor. Çünkü belirttiğimiz üzere Theaitetos diyalogunda bilginin en alt kriteri “gerekçelendirilmiş doğru sanıdır”. Bu tanıma göre bir sanımızın bilgi olabilmesi için öncelikle onun doğru olması ve bizim onun doğruluğuna dair inancımızın olması gerekir. Fakat her inanç doğruluk kriteri sayılamayacağından, bu inancın bir de gerekçesi, kanıtı olması gerekir. Bu noktada Gazali’nin kesin (yakin) bilgi görüşü ile Platon’un yapmış olduğu bilginin kısmi tanımı arasında benzerlik olduğu söylenebilir." Ferhat AĞIRMAN, Ahmed TÜRKMETİN, Bilginin İmkânı Problemi: Gazali Örneği
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.