MÖ: 2.750
• Mezopotamya’da Akkad egemenliğinin kurulması.
MÖ: 2.500
• Akkadlara ait tarihin ilk yazılı destanı olan Kral Gılgameş Destanı’nın yazılması.
MÖ: 2.369
• Akkad Kralı Sargortun (Şarukkin) Sippar ile Opis Irmakları arasındaki toprakları ele geçirmesi.
Bir kitap okudum, beş bin yıl önce yazılmış. Mucizevi değil mi?? Kil tabletlere yazıyı geçiren insanlarla aramızda milyarlarca insan yaşamış ve günümüze kadar büyük bir bölümü ulaşmış. Artık bambaşka bir medeniyet kurmuş insanoğlunun yazıyı icadından sonra ortaya koyduğu ilk destan. Ölümsüzlüğü arayan bir kralın destanı, sümer mitolojisine ait birçok bilgiyi içeriyor. Gılgameş bence ölümsüzlüğü de bulmuş gibi. Şu an onun hakkında bu yazıyı yazıyorsam ve ondan ve maceralarından haberim varsa bu ölümsüzlük değil de nedir? Söyleyecek bir şeyleri olanların yazdıkları eserlerle bir şekilde ölümsüzlük arayışında olduğunu düşünüyorum.
Tabletlerin yüzde altmışı okunabilir halde ve Sümerolog Muazzez ilmiye çığ da bu destanı hikayeleştirerek anlatmış.
GilgameşMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 20131,448 okunma
"Kargamış'ta bulunan Hitit kabartmalarında, bir insanınelinde görülen sazın, günümüzde Anadolu ozanlarının çaldığı saz ile aynı oluşu ve Berlin'deki bir müzede sergilenen Bergama Sunağı'ndaki taş kabartmalarda yer alan kadın figürlerinin ayağındaki çizmelerin, Bergama köylerinde hâlâ giyilen kısa konçlu gelin çizmeleri olması gibi, Neandertal denilen insan türünün bilgisi "Enkidu" kimliğiyle yazılı ilk edebi metin olan Gılgameş Destanı'nda kendine yer bulmuştur.."
"Çevremde herşey değişmede birer birer!
Bir fidan dikersin ağaç olur,
Sonra kupkuru bir kütük!
Bir dere görürsün pırıl pırıl!
Bir gün kurumuş, yalnız kum!
Herşey gelip geçici şu acunda!
Tek sen kalıcı! İnsan yoruluyor
Gilgameş, bilemezsin!"
Böyle kapanır Gilgameş Destanı: Bir bilgenin yenik düştüğü ölümsüzlük savaşımından Sevi'ye ve onun gölgealtında gizlenen Ölüm'e insanca bir tutkuyla sarılıp sıyrılışıyla.
Bütün ülkeleri dolaştıktan sonra Uruk şehrine vardı.Caddelerde azametinden kafasını dik tutuyordu, yabani bir boğa gibi böğürürdü.Silahları kalkıktı.İnsanlara dirlik vememek için eli durmazdı,dirliksizliği yüzünden şehir ahalisi gittikçe azaldı.
şiir ölçüsü, acemi deve, yöre, Mekke-Medine yöreleri, bulut, dar yol, at (Ter. Kam.).
*
Aruz denen şiir ölçüsünü, İmam Halil adlı birisinin, deve yürüyüşündeki uyumu örnek alarak, düzenlediği kanısı yaygındır. Oysa bu kanı doğru değildir. Aruzun islamlıktan çok önce çölde yaşayan konar-göçer Arap ozanlarınca kullanıldığı biliniyor. Bu nedenle İmam Halil gibi kimsece bulunması olanağı yoktur. Aruz kavramının içerdiği şiir ölçüsü, İ.Ö. 1250'de yazıya geçirilip bir örneği elimizde bulunan Gilgameş Destanı'nda uygulanmıştır. Bu ölçüyü uygulayan ozanın adı da Sin Likke Unnini'dir. Adı geçen yapıtın ölçüsü ''recez bahri''den, aruzun bölümlerinden biridir. (Gilg. Des. S. 7, 1944, Landsberger). Ayrıca (TDD, sayı 310, ÖAA.).. (Sayfa: 41)
*
şiir ölçüsü, acemi deve, yöre, Mekke-Medine yöreleri, bulut, dar yol, at (Ter. Kam.).
*
Aruz denen şiir ölçüsünü, İmam Halil adlı birisinin, deve yürüyüşündeki uyumu örnek alarak, düzenlediği kanısı yaygındır. Oysa bu kanı doğru değildir. Aruzun islamlıktan çok önce çölde yaşayan konar-göçer Arap ozanlarınca kullanıldığı biliniyor. Bu nedenle İmam Halil gibi kimsece bulunması olanağı yoktur. Aruz kavramının içerdiği şiir ölçüsü, İ.Ö. 1250'de yazıya geçirilip bir örneği elimizde bulunan Gilgameş Destanı'nda uygulanmıştır. Bu ölçüyü uygulayan ozanın adı da Sin Likke Unnini'dir. Adı geçen yapıtın ölçüsü ''recez bahri''den, aruzun bölümlerinden biridir. (Gilg. Des. S. 7, 1944, Landsberger). Ayrıca (TDD, sayı 310, ÖAA.)..
Kitap başlangıç açısından gayet uygun, Phoneix Yayınları’nın bu mitoloji serisinden okuduğum ikinci kitaptı. Gılgameş, Yaradılış Destanı gibi bilindik hikayelerin dışında birkaç hikayenin anlatımı rölyef çizimleriyle desteklenmiş ki mitleri anlama ve canlandırma açısından önemli kalıntıları da okurken canlandırmış oluyorsunuz. Kitabın sonunda önerilen kitapları da listeye ekleyeceğim
Tolstoy'un "Hayatın anlamı" kitabının ilk hikayesi geldi aklıma; insanoğlunun doyumsuzluğu. Üçte ikisi tanrı, üçte biri insan; herşeyi bilen, herşeyi gören ve ne kadar güçlü yaratılırsa yaratılsın, o içindeki bir parça insan yine doyumsuz oluyormuş.
Ölüm karşısında duyduğu korku ve ölümsüzlük arayışı nedeniyle farklı kitaplarda
Ve tüm araştırmacılar, Tevrat'taki bu öykünün kaynağının da "SÜMER TUFAN EFSANESİ" olduğunda birleşirler. Tevrat'tan bin yılı aşkın bir zaman öncesinin ürünü olan "GILGAMIŞ DESTANI". "Nuh"un bu "efsane"deki adı: "Utnapiştim (Ut-Napishtim)"dir. (Karşı laştırmak için bkz. Gilgameş Destanı, çev. M.Ramazanoğlu, MEB ya yınlan, İstanbu, 1989, s.80-85.) "NUH TUFANI" öyküsünün, Gılga mış Destanı'ndan alınma olduğunu, araştırmacı "tlahiyatçılar" da kabul etmek zorunda kalmışlardır. tlahiyatçı "Dinler Tarihi Müderris Muavini" A.Hilmi Ömer, bu konuya ayırdığı, gerçekten çaplı incele mesinde, gerçeği açık seçik yazmıştır. (Bkz. A.Hilmi Ömer, Tufan Hikayesi, tlahiyat Fakültesi Mecmuası, İstanbul, 1932, yıl: 5, sayı: 23, s.53-64 sayı: 24, s.33-45.)