Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
g⚝kcw
g⚝kcw
@gokcedurmus0
Home is not a place. It's a feeling.
18 Mart
118 okur puanı
Aralık 2022 tarihinde katıldı
Yine tam olması gereken zamanda okuduğum kitaplardan birisiyle karşınızdayım. Hâla kitabın içindeymişim gibi hissediyorum, bu normal mi?..
Kitabımız Bahadır isimli bir çocuğun üst üste kötü şeyler yaşamasından dolayı çok mutlu olmadığı bir dönemde, küçüklükten beri taktığı kolyesinden çıkan kötü kalpli Albıs'a karşı koyması ve ardından Görünür Diyar'dan Efsaneler Diyarı'na, iyilerin tarafına geçerek binevi diyar değişikliği yaparak Albıs'ı ve kötü kalpli ordusunu alt etmek için Efsaneler Diyarı'ndan edindiği sevgili dostu ile yaşadıklarını anlatan, aksiyonu hiç durmayan bir kitap. Bazı yerleri saçmaydı, kabul ama gerçekten su gibi akıp gitti. Ayrıca tarihi bilgilerin olması, bunların hikayeleştirilerek anlatılması, geçmişten günümüze gelen efsanelerin gözlerimiz önünde yaşanması kitabın gerçekten akıcı olmasını sağlamış, çünkü o kısımlar anlatılırken kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Eskiden izlediğim Dede Korkut çizgi filminden bazı karakterleri görmek, çizgi filmdeki bazı kesitlerden burda da bahsedilmesi gerçekten hoşuma gitti. O çizgi filmi izlerken hissettiğim heyecanı burda da hissettim. Tepegözler, ejderhalar, yarı insan yarı yılan olan yaratıklar gibi yaratıkların olması da ayrı bir tat katmıştı. Ben okurken zevk aldım ve umuyorum ki siz de en az benim kadar keyifle okursunuz sevgili arkadaşlarım, sevgiyle kalın herkese iyi okumalar dilerim :)
Sevgili arkadaşlarım, bugün bir modern klasik olan Zacharius Usta ile karşınızdayım. Bu kitap, çok kibirli olan Zacharius Usta hakkında. Zacharius Usta bir saatçi, saatler yapıyor. Oldukça da ünü yayılan bir saatçi. Bu adam o kadar kibirli ki zamanı yarattığını düşünüyor, böbürleniyor. Adam lanetleniyor. Sonra bu adamın yaptığı saatler bir bir bozulmaya başlıyor. Her bozulan saatle birlikte adamın ruhsal ve fiziksel sağlığı da bozuluyor. Saatlerini sattığı müşterileri ise saatleri geri getiriyor, çünkü saatler hep yanlış zamanı gösteriyor. Ve bu adam sadece tek bir saatin getirilmediğini görüyor ve yaşamasına sebep olan o saate ulaşmak için peşinden gidiyor. Ve yine orada da kibirinden söz ettiriyor.
Sonundan gerçekten etkilendim. Ki bir kitabı beğenip beğenmeyeceğinizini belirleyen o kırılma noktası ise sonudur. Beğendim mi? Evet. Tavsiye eder miyim? Evet. Kısa bir kitap bu yüzden okumanızı gerçekten isterim. Bir kitap, bir yeni dünya. Bu dünyayı ise kendi gözlerinizle görmeniz gerçekten çok daha iyi olur. Şimdiden okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim.
Yine ama yine etkiledi beni. Aradan kaç yıl geçerse geçsin hâlâ o güzel tadından mahrum bırakmıyor; bir zamanlar okuduğum ana tekrar götürüyor beni. Her bir öyküyü de ayrı ayrı sevdim ama fovorim ilki oldu.
Konusuna gelirseek, aslında dediğim gibi öykülerden oluşuyor bu yüzden belli bir konuya sahip değil ama her bir öykü de ders çıkarılabilecek türdendi.
Gece yatmadan önce anlatilabilecek, okunabilecek; nedense güvenli liman gibi hissettiğim gayet güzel bir kitaptı. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Okuyun, okutturun sevgili arkadaşlarım. Kitapla kalın :)
Okur Takip Önerileri
Vaov gerçekten vaov. Gerilim polisiye kitaplarında en sevdiğim şey sonunda her şeyin yerli yerine oturması ve bir anda her şeyin çok mantıklı gelmesi. Agatha Christie ise bunu her şekilde başarabilen bir yazar. Bu kitabında, katil diğer kitaplarına göre biraz daha tahmin edilebilirdi. Ne yazsa okurum dediğim yazarlardan biri olan Christie'nin bu kitabını da yine tavsiye ediyorum. İyi okumalar dilerim.
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve kesinlikle son olmayacak. Olaylarla beraber kitap sizi öyle bir zinde tutuyor ki bazı yerlerde beyninizin bir yandan okurken bir yandan da düşünerek teori ürettiğini görüyorsunuz. Okurken sanki film izliyormuşum gibi hissettim o açıdan gerçekten başarılıydı. Kime güvenmeliyim veya güvenmemeliyim diye sürekli kendime baskı uyguladım ama kitap bitene kadar asla kimseden tam olarak emin olamadım. Ki kitabımızda da guvenilmemesi gereken sadece tek bir kişi olması da bu işin ironisi. David karakterini çok sevdim, favori kısımlarımsa David'in yaşadığı maceraları anlatan bölümlerdi. Ve Susan ile David'in ilişkisini çok az görsekte çok tatlılardı. Her neyse içerik olarak anahtar sözcükleri kullanmak gerekirse, size şunları sayabilirim: NSA, Susan Fletcher, David Becker, Strathmore, kripto, teknoloji, şifreler, yüzük, İspanya, katil, TRANSLTR, gerçekler. Eğer dikkatinizi çektiyse düşünmeden direkt okumanızı "şiddetle" öneriyorum. Sağlıcakla kalın.
Boğazımda bir yumru ile benim için ilk okuduğum andan beri özel olan, bana sanki ikinci evim gibi hissettiren, en iyi dostluk kurduğum kitapların zirvesinde olan bu kitapla karşınızdayım. Her sayfası o kadar güzeldi ki... Şu an kitaba sarılıp uzun bir süre boyunca bırakmamak istiyorum. Bence herkesin ölmeden önce kesinlikle okuması gereken kitaplardan birisi ve okuyan herkesle de arasında duygusal bir bağ olmadan da rahat bırakmayan bir kitap. Her nerede olursanız olun sizi öyle bir içine çekiyor ki zaman kavramini unutabiliyorsunuz. Çooooook sevdim ve kitap tavsiyesi isteyen herkese de tavsiye etmekten asla bıkmayacağım sanırım. Onları tekar okumak önceden gectigin yollardan tekrar geçmek, eski dostlarınla sanki tekrar bir araya gelmek gibiydi.
Tully ve Kate... her zaman benim için özel olacaksınız.
Şu an her ne söylersem spoiler olur. Çünkü çocukluklarından yetişkinliğe geçişlerini, oradan hayat içerisinde nelerle mücadele ettiklerini okuyoruz. Onun yerine tek söyleyebileceğim okuyun, pişman olmazsınız. Herkese iyi okumalar dilerim, umarım ki en az benim kadar seversiniz. Sağlıklı kalın hoşçakalın
Şu an kesintisiz bir şekilde kitabın ne kadar güzel olduğunu anlatmak istiyorum. Çok çok çok güzeldi. Bu seriye başlamak isteyenler ya da ilk kitabı okuyupta hâlâ ikinciyi okumayanlar varsa hemen şu an okumaya başlamalısınız, pişman olmayacağınızı garanti ederim. İlk kitaba kıyasla 2.si kat kat daha iyiydi. Duygularını bana o kadar iyi aktardı ki en ağlanmayacak yerde bile ağladım. Kitabın hem kız hem de erkek karakterimizin ağzından yazılması ayrı iyiydi, bu da duyguların daha iyi geçmesini sağlamış. Aslında bu kitaba asıl başlayış sebebim daha fazla Kazi Jase sahnesi görmekti, yazar nasip etmedi ama birbirlerine olan aşklarını kendi ağızlarından yazılan bölümlerden okuyunca daha iyi anladık ve o bölümler sayesinde genç yetişkin kısmından herhangi bir eksiklik hissetmedim. Smut sahne falan yoktu bu yüzden gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. Karakterlere gelince Ballengerlar kalabalık bir aile olduğundan dolayı bir sürü karakter vardı, hem halktan bazılarının isimleri de geçiyordu bu yüzden arada o kimdi bu kimdi desem de pek bir sıkıntı olmadı benim için. Ayrıca favori karakterlerim... çok iyilerdi. Fantasik okuyucusuysanız rafınızda eksik olmaması gereken bir seri bence. Umarım siz de okursunuz ve en az benim kadar beğenirsiniz. Sağlıkla kalın, hoşçakalın.
Evveet, fantastik - genç yetişkin bir kitapla karşınızdayım. Benim için beğendiğim, üst üste olaylar olmasıyla heyecanla okuduğum bir kitap oldu. İlk 50 60 sayfayı neyin ne olduğunu anlayarak başlıyoruz ve sonrasında da bazı güzel anlar yaşadıktan sonra (ki oralar favori kısımlarım oldu) başka bir krallığın askerliğini yapan Kazi ile, Ballengerların oraya geliş amacımız olan büyük bir katili yakalamak için bazı ipuçları arıyoruz. Her bölüm sonunda yazar doğru kelimeleri seçerek bir sonraki bölümü okumaya sizi ikna ediyor ve bir bakıyorsunuz ki bir sürü sayfa okumuşsunuz. Jase'in Kazi'ye olan kibarlığı, Kazi'nin ne olursa olsun o güçlü duruşundan taviz vermeyisi ve ikisi arasındaki çekim... çok güzeldi. Aklımızda krallıkların sonunun ne olacağına dair birçok soruyla, ve son bölümdeki "NE!?" dediğim kısım ile de kitabı bitiriyoruz. Benim için oldukça güzel bir maceraydı. Hemen 2. kitaba geçiyorum çünkü benim biraz daha Jase ve Kazi sahnesine ihtiyacım var. Bu kitapta azıcık vardı ve maalesef gözüm doymadı. Umarım sizde okuyunca en az benim kadar seversiniz. Sağlıklı kalın, hoşçakalın.
Hani bazı kitaplarda ana karakterlerle aranızda bağ kuramazsiniz ya bu kitap da aynı benim için öyle oldu. Kitap güzel kendini okutuyo yazarın dili falan akıcı ama aramda o bağı hissedemedim. Böyle çerezlik olarak alın okuyun ama çok şey beklemeyin vibei verdi bana bitirdikten sonra. Smut sahnelere lafım yok oralar iyiydi. Bol bol da vardı zaten. Konusu çoğu kişinin hayalindeki gibi oluyo, kısaca; Lottie işten kovulduktan sonra evlerinin yakınındaki zengin mahallesi'nde zengin koca bulurum umuduyla orda yürüyüşlere cikiyo sonra bir gün yine oralarda gezinirken kayboluyo ve karşısına iş için sahte nişanlı arayan bir adam çıkıyor... devamıni da tahmin edebilirsiniz çok zor değil. Lottie gördüğüm en cibildak gezme isteğiyle dolup tasan karakter, zaten gören gördü kafasında. Huxley ise okuduklarım arasında en dengesiz karakterdi. Napiyon abi dedim arada ama sonunda toparladı neyse ki. Sevdim mi sevmedim mi tam olarak anlayamadım ama okumazsaniz bir şey kaybetmezsiniz bence.
Aahh çok güzeldiiii. BA-YIL-DIM. Kesinlikle sorgusuz sualsiz okumalısınız. Pişman olmazsınız. Sürekli 10'luk mu 9'luk mu diye arada kaldım ama bitirdikten sonra sırıttığımı fark edince 10 puanı yapıştırdım. Eski zamanlarda yaşanan romanları her zaman çok sevmişimdir, zihnimde onları canlandırırken o zamanların kıyafetleriyle hayal edince daha da doyumsuz oluyor tabii. O ağaçların tatlı görüntüsünü, çiçeklerin muhteşem ötesi kokularını ben de hissettim. Harika bir anlatıma sahipti. Kitabın yazılış yılını görünce ayrı bir şok geçirdim çünkü o zamanla bu zamanın farkını hiç hissettirmedi bana. Konusuna gelirsek; Green Gables adında bir evde yaşayan biraz yaşlıca iki kardeş var ve kendilerine bahçe işlerinde yardım etsin diye bir tane erkek çocuk evlat edinmek istiyorlar ve yetkili bir tanıdıklarına haber gönderiyorlar. Sonra çocuğu almak için tren istasyonuna gittiklerinde erkek çocuk yerine kız çocuk gondermiş olduklarını görüyorlar ve belki de hayatlarında edindikleri en güzel hatayı o an ediniyorlar. Tabii bu kız diğerlerinden biraz farklı, hayal dünyasına fazlasıyla düşkün ve düşük bir çeneye sahip. Ayrıca çok sosyal birisi. Tam da "hayatı nasil bu kadar sevebilirsin kızım?" diyeceğiniz türde birisi. Dünyaya ve güzelliklerine aşık birisi. Kısaca çok güzel yani... Umarım siz de okursunuz ve en az benim kadar beğenirsiniz. Sağlıklı kalın, hoşçakalın.
Öncelikle sonsuz sövgülerimi Napoleon'a armağan ediyorum. Okurken o kadar nefret ettim ki ondan. Gariban çocuklarım o kadar çalışıp çabaladılar ekmeğini o şeref yoksunu yedi. Okey, sakinim, devam edebilirim... Konudan biraz bahsedeyim, bu çiftlik insanlar tarafından yönetilen normal bir çiftlikken hayvanlar kendilerinin hakkının yendiğini düşünüyordu yani kendileri hem çalışıp zorlukları kendileri çekiyordu hem de sefasını çiftlik sahibi çiftçiler çekiyordu ve kendilerine çok kötü davranıyordu bu çiftçi. Bu yüzden bir başkaldırı başlıyor ve çiftçileri çiftlikten kovup kendilerini kendileri yönetmeye başlıyorlar. Kendilerini yönetmenleri içinse içlerinden en zeki hayvan olan domuzlari seciyorlar. Tabi bu sürecin başlangıcı ilk başlarda güzel gidiyor sonralara doğru birkaç olay oluyor ve artık çiftlikte yaşayan hayvanlar daha fazla çalışıp verimi artırmalarına rağmen kendilerinin beslenmeleri için verilen yiyecek oranı gitgide düşüyor. Ayrıca bu hayvanların kötü hafızalarını domuzlar kendi çıkarlarına kullanıp en iyi kendisiymis gibi gösteriyorlar. Sürekli yalan söylüyorlar ama bizim hayvanlarımız onlar ne derse doğrudur deyip çok fazla ustelemeden sıkı çalışmaya devam ediyorlar. Ahh Boxer un kurabiyem... En basindan beri en sevdiğim karakter oydu ama çok saftın be çocuğum. Neyse, umarım faydalı bir inceleme olmuştur. Sağlıklı kalın, hoşçakalın.
Yaz kitabı olmasıyla bir an önce o yaz sıcaklığını özleten o kitap. Bir yazlığımın olmasına ihtiyacım varmış tabi gerçekte de bu kadar huzurlu ve eğlenceliyse... Kitap her yaz yazlıklarına tatile giden 3 kişilik bir ailenin biricik kızı olan Percy'nin ağzından anlatılıyor. Ve oradaki komşu çocuğu olan Sam ile olan arkadaşlığını, dostluğunu, aşkını anlatıyor. Kitap hoştu ama bence rs'ye de surukleyebilecek bir kitaptı. Bir süre sonra sıkılmaya başladım ama bir an önce bitirmekte istiyordum çünkü hangi booktoberı görsem sonu böyle olmasa daha iyi olabilirdi yorumuyla karşılaştım ve böyle söylemelerinin sebebi olan sona daha çabuk yaklaşıp sebebini öğrenmek istedim. Bu sayede de bitirebildim zaten. Sam en sevdigim zeki, komik, yakışıklı kriterlerine uyan bir karakterdi ama bana tam hitap edemedi. Yani eridiğim birisi olmadı. Ya da bilemiyorum yorumlar kitabın çok güzel olduğunu dile getirdigi için çıtayı biraz yüksek tutmusta olabilirim ama dediğim gibi fav kitaplarıma giremedi. Umarım siz okuduğunuzda seversiniz. Sağlıklı kalın, hoşçakalın
Atlas Corrigan... Sen nasıl bir şeysin öyle. Kitabı yarım saat önce bitirmiş olmama rağmen yüzümdeki sırıtışa engel olamıyorum. Ahh neyse biraz kitaptan bahsetmeliyim. Bu kitap zaten yazarın da dediği gibi okurların yoğun istekleri üzerine çıktı ve çıkmasını isteyen okurlardan biri de bendim. Bu kitap önceki kitaba kıyasla daha fazla aşk romantizm içeriyor. Ve daha tatlis bir kitap. Bunu okumaya kesinlikle ihtiyacım varmış. Hem Atlas ve Lily'nin ilişkisi için hem de kendim için. Smut sahnenin ilk yaşanmasından sonra sürekli suregelmesini pek seven bir tip değilim bu yüzden oraları biraz sıktı ama onun harici bal dök yala bir kitaptı. Bu arada Ryle burda daha bir sinir bozucuydu onu da söylemeden geçemeyeceğim. İnsanı kanser edecek türde bir tip. Kısaca Ryle da sinirlenip Atlas'ta sakinlestim. Umarım faydalı bir inceleme olmuştur. Sağlıklı kalın, hoşçakalın
Öncelikle ağır dram okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre... Bu aralar pek bilinmeyen yazarlara şans vermeye çalışıyorum ve bu seferde kapağında Ahmet Ümit'in "Yumruk gibi bir roman!" olarak ifade ettiği bu kitabı okumaya karar verdim, pişman mıyım? Kısa olması sebebiyle değilim ama okurken biraz sıkıldım çünkü dediğim gibi dram çok fazlaydı ve ölüm üzerinde çok fazla durulmuştu. Tek sevdiğim yer, kitabın son kısımlarında bir usta ile yapılan hoş sohbetti. Onun haricinde sevemedim. Üzgünüm, ama tavsiye edemeyeceğim.
Bir Martin Eden geçti hayatımdan. Aslında anlatacak o kadar çok şey var ki zihnimde, tam olarak toparlayamıyorum bu güzel hisleri. Hayatımızın içinde yaşayan bir denizciydi o. Ta ki bir gün kendini burjuva ailesinin yemek masasında bulana kadar. Orada tanıştığı ailenin büyük kızı Ruth'a karşı hissettiği büyük arzu kendisini ilk görüşte aşka itti. Ve o eve girdiği andan itibaren ailenin zarif davranışları ile kültür - bilgi sohbetleri Martin'i cezbeden ikinci şey oldu. O günden sonra kendisini kitaplara adadı ve elinden geldiğinin fazlasını vererek burjuvaların (kendince) asil bilgi hazinesine ulaşmaya çalıştı. İnsanların onun bu şekilde hayat süremeyeceğini doğru düzgün bir işe girmesini sürekli dile getirmesine rağmen onun kimseyi umursamayıp kendi istediğini yapması ve en sonunda istediğini başarması ile Martin Edenle gerçekten gurur duydum. Kalın bir klasik olmasından dolayı sürekli ertelediğim bir kitaptı. Hatta okurken bu kadar hızlı okumamalısın tadını çıkararak okumalısın diyen iç sesimi dinleyerek bir hafta boyunca kitabı okumayı unuttuğumu fark etim ahsjhs. Ama en nihayetinde bitirdim. Ayrıca bu kitabın okur kitlesine baktığınızda çoğunun Ruth'u sevmediğini görürsünüz ama ben Ruth'a karşı bir nefret beslemiyorum. Çünkü onun öyle düşünerek hareket etmesinin sebebinin yetiştiriliş tarzı olduğunu düşünüyorum. Her neyse umarım büyük bir keyifle okursunuz. Buraya kadar okudugunuz için de teşekkür ederim. Sağlıklı kalın, hoşçakalın.
Çok güzel bir kitapla karşınızdayım. Uzun zamandır Anadolu ruhunu bana geçiren bir kitap okumamıştım. Ve ilk bunu okuduğum için de ayrı bir mutluluk duyuyorum. Eşsiz diyebileceğim bir konuya sahip değil ama o kadar güzel aktarılmış o kadar güzel anlatılmış ki sonunda keşke bitmeseydi diyorsunuz. Konusu sıkmıyor bir oturuşta bitirebileceğiniz yüzeysel olarak hoş bir kasabadan kasabaya yolculuk hikayesi. Okumanızı tavsiye ederim. Sağlıklı kalın, hoşçakalın.
Evet, kitabı az önce bitirdim ve fikirlerimi sizlere sıcak sıcak sunuyorum. Kadınımız güçlüydü; bazı yerlerde yapmamasını düşündüğüm hareketleri olmuştu ama bir yandan da sanki öyle olması gerekiyormuş gibi de hissettirdi. Empati yönünden de oldukça başarılı aktarılmıştı. Bir yandan mutlu olduğum (özellikle sonunda), bir yandan ağladığım, bir yandan Lily'nin gücünü hissettiğim ve olaydan olaya atlayışıyla psikolojimin pekte iyi olmadığını tekrar hatırlatmasıyla güzel bir kitaptı. Oldukça popülaritesi yüksek bir kitap olması nedeniyle ilk başta yüksek bir beklentiyle başlamıştım şu an içersinde olduğumuz zorlu dönem sebebiyle de başlarda pek okuyamasam da sonradan kaldığım yerden devam ettikten sonra olaylar hızla gelişti akııp gitti. Umduğum gibi bir konuya sahip değildi ve bu da beni şaşırtmıştı. Ve en sevdiğim yani ise beni şaşırtması oldu. Sağlıklı kalın, görüşmek üzere.
KİTAP HARİKAYDI. Yazarın anlatımı ile birlikte konu ve biçim öyle bir harmanlanmış ki en ufak hata yok bana göre... Eğer fantastikten az da olsa hoşlanıyorsanız bu kitap sayesinde fantastik en sevdiğiniz türler arasına girebilir. Konusuna gelince 11 üvey kız kardeşi ile beraber Kızıl Sahra'nın ortasında 15 yıl boyunca zorlu savaşçıl eğitimler gören Lara, geçmişte İthicana ve Maridrina (Lara'nın ülkesi) arasında gerçekleşmiş antlaşma sonucu İthicanaya gelin olarak gönderiliyor ve babası tarafından açlıkla mücadele eden ülkesinin iyiliği için casus olarak görevlendirilip onlara bilgi sızdırması isteniyor ve bu şekilde asıl maceraya atılıyoruz. Dediğim gibi çok beğendim, erkek karakter ayrı iyiydi 683763. kocam oldu. Bir macera daha -tabiî sonra devam etme şartı ile- sona erdi. Okurken çok keyif aldım. Hoşçakalın, sevgiyle kalın.
