Helenler, M.Ö.8. ve M.Ö.7. Yüzyıllarda geç Hitit kültür merkezleri ve Mezopotamya ülkelerinden din, mitoloji, mimarlık, heykel ve resim sanatları konularında büyük ölçüde esinlendiler. Öyle ki M.Ö. 8 ve 7. Yüzyıllardaki helenlerin saç biçimi ve kıyafetleri fenike ve Hitit tasvirlerindeki gibidir. Helenler, mısırlıların ve Mezopotamyalıların gökyüzü, sağlık, hastalık konularındaki bilgi ve deneyimlerinden de yararlandılar. Kısacası gelenler başlangıçta tıpkı bizim 100 yılı aşkın bir süreden beri Avrupadan ders almaya çalışmamız gibi, Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarını kendilerine örnek almışlardı.
Böyle olmakla beraber 200 yıl boyunca doğu dünyasından yararlanan Helenler M.Ö. 600-450 tarihlerinde Ege bölgesinde onu geçmeye başladılar. M.Ö. 450 tarihlerinde Helenler klasik çağa ulaştıklarında dünya tarihinin en büyük kültürünü yaratmış bulunuyorlardı. Nitekim Helenler, mısırın ve Mezopotamya nın bilgisini objektif araştırma yöntemine dayanan bilime, onların astrolojisini astronomiye, muslacılık ve üfürükçülğğe dayanan tedavi usülünü bugünkü tıp bilimine, yine doğuda monologdan öteye geçemeyen oyunu dramaya, yani olayları hikaye eden değil, onları bir koro ve üç oyuncuyla oynayan bugünkü tiyatro sanatına, ışık- gölge ile perspektifi icat ederek doğu dünyasının iki boyutlu kabartma ve resim tasvirlerini bugünkü resim sanatına dönüştürdüler. Böylece diyebiliriz ki Helenler; Mısır ve Mezopotamya ‘nın iki boyutlu uygarlığından esinlenerek bugünkü batı dünyasının 3 boyutlu kültürünü yarattılar.