Yola Düşen Gölgeler yaklaşık üç yıllık bir aradan sonra piyasaya çıkan romanım oldu.
Bu üç yıl benim açımdan hayatımın en berbat, en sıkıntılı dönemiydi. Üstelik geleceğin ondan iyi olacağına dair ümitli değilim. Pek çok sorunla, acıyla ve olumsuz durumla, hayal bile edemeyeceğim şeylerle karşılaştım. Ancak şunu söyleyebilirim ki, eğer bu üç yıl
Istanbul'un yozlaşmasını anlatan kitap içindeki bir karakterin dediği gibi "tarihsel değil ama tarihi de anlatan" bir roman okudum.
Aslında size bir kitap yorumu değil Türkiye'nin kısa bir özetini anlatacağım. Livaneli'nin dili bu kitapta ne kadar sert ve iğneleyici olsa da ben çok suya sabuna dokunmayacağım. Livaneli her şeyi ayan beyan yüzümüze vurmaktan hiç çekinmemiş iyi ki de öyle yapmış.
Toplumun kanayan yarası kadın cinayetlerine değinmiş. Toplumun bir kısmı ah vah ederken bir kısmı da "kim bilir ne yaptı", "o saatte ne işi varmış" gibi aptalca tepkiler verebiliyor ve erkekler bunu namus için yapmış oluyor, kader kurbanı olarak adlandırılıyor. Ve tabi ki takım elbise giydi diye verilen ceza indirimleri...
2014 yılında 294 kadın öldürülmüş...
Bu insanlar "Kahrolsun Hükümet" yazan ya da devrimci bir şiir okumak isteyen insanlar kadar tehlikeli görülmüyorlar.
Peki sahte hocaların Din ile Kur'an ile alakası olmayan sözler ederek insanları etkilemeleri üzerine kaç can kaç çocuk kaybettik?
Oldukça fazla...
İstanbul'daki çarpık kentleşme ve bunun getirdiği kültür yozlaşmasına oldukça dikkat çekmiş.
Mutluluk romanını okuyan varsa Cemal'in abisi Yakup'u hatırlar. O da İstanbul a göç etmişti ve baya zorluk çekiyordu. Cemal'in, Abisinin 2014lerde ne yaptığını merak ediyorsanız mutlaka okuyun. :)))
Kitabın en sevdiğim kısmı ise "Edebi ve Ebedi Gölgelere Dair" kısmı oldu.
Yazarın Gölgeler kitabının birkaç sayfalık özeti gibiydi.
Asım Us
Orhan Selim
Avni ve daha nice İsimler ile karşılaşmak mutluluk vericiydi
-Gölgeler: dönemin önde gelen şairleri, yazarları siyasilerden çekindikleri için mahlasla gazetelerde yazılarını yazmaktaydı. Mahlasla yazdıkları için Livaneli kendilerine gölgeler demektedir-
Halide Edip Adıvar (Mahlas: Halide Salih) kendi kendine konuşur gibi...
"Tuhaf şey, sanki bütün şiirler gölgeleri anlatmış. 'Sesler vardı ama duyulmuyordu.' Tıpkı bizim sesimiz gibi. Bir zamanlar şehir bizim seslerimizle inlememiş gibi... Evet, gerçekten de misalsiz bir dünya bu; gölgelere dair, bize dair" diye mırıldanıyor.
FAULKNER'IN "SES VE ÖFKE"SİNİ NASIL OKUMALIYIZ ?
Uyarı :Kitapla ilgili bütün sürpriz bozucu bilgileri içerir.
William Faulkner'in “Ses ve Öfke” adlı eseri, şimdiye kadar yazılmış en büyük Güney romanı olabilir. Modernist bir romanda ırk konusunun en şiddetli işlenmiş hali de olabilir. Aynı zamanda şimdiye kadar yaratılan en büyük