Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Yusuf Atılgan’ın 1959’da yayımlanan ilk romanı Aylak Adam, C.’nin rutin yaşamının ve bir tutamak arayışının dört mevsime yedirilmiş halini anlatıyor. Bir Bakî sözü ile giriş yapar Atılgan romanına: “Mufassal kıssa başlarsın, garip efsane söylersin.” Burada Atılgan, daha kitabın başında sezdirir niyetini. Okuyucuya, Aylak Adam’da öyle efsanevi denecek bir hadise olmayacağını duyurur. Tek bir harften ibaret adını bile sayfalar sonra öğrendiğimiz C.’nin yaptığı tek şey, ‘o’nu arayıp durmaktır kitap boyunca. Bu esnada geçmişe gider gelir, şehirde dolanır, okur… Üstelik aylaktır da. Atılgan, okuyucuya, kitapta elle tutulur bir olay bulamayacağını anlatmıştır girişiyle. Bu anlatı adeta C.’nin kendi bilincinin mitleşmesi, efsaneleşmesidir. Zaten edebiyatın amacı da bir noktada gündelik olanın anlatılmaya değecek bir efsaneye dönüştürülmesi değil midir?" ---- "Aylak Adam’ın ilk yayımlandığı yıllarda roman üzerine bir eleştiri yazan Fethi Naci, romanın bildirisini, “tek tutanak olarak gerçek sevgiyi arayan insanın mutsuzluktan kurtulamayacağı gerçeği, gerçek sevgi gibi tutamakların kişiyi kurtaramayacağı gerçeği” olarak ifade eder. Fethi Naci’ye göre “bunlardan okurun çıkaracağı sonuç: başka tutamaklar arama zorunluluğu”dur." (lakayitblog.com/2020/09/15/ayri...) katilanlar:
Pasajlar
Pasajlar
Defter Dergisi - Sayı 1
Defter Dergisi - Sayı 1
/sayi degisken Charlie Chaplin-Easy street
Kral Oidipus
Kral Oidipus
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
Hamlet
Hamlet
"Walter Benjamin, Pasajlar’da sıkça geçen “flanör” kavramı için, “Kalabalık içerisinde yaşayan bir terk edilmiş kişidir” ifadesini kullanır. Benjamin’in tanımının temel noktası “kalabalık” vurgusunda yatar. Flanör, yani dilimizde yaygın kullanılan yaklaşık anlamıyla “aylak”, aslında “sokaktaki insan” olmak demektir. Yalnız flanör ya da aylağın varoluş alanı alelade bir yer değil, yukarıda da belirtildiği gibi kalabalıkların arası olan kenttir. Kent, aylağa modern bir yaşam alanı sunar. Aylak, kentlidir ve dolayısıyla da moderndir. Bu anlamda aylağı var eden, modernitedir denebilir. Aşırı nüfusun içerisinde “boş vakit”lerin insanı olan aylağı şekillendiren de bahsi geçen kent kalabalığı ve karışıklığıdır. Türk edebiyatında “aylak” arketipine Tanzimat döneminde yazılmış ilk romanlarda rastlamak mümkündür. Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey’i, Recaizade Mahmut Ekrem’in Bihruz Bey’i, Hüseyin Rahmi’nin Şatırzade Şöhret Bey’i hatta daha sonrasında Ömer Seyfettin’in Efruz Bey’i bu aylak tipine örnek olarak gösterilebilir. " "Ancak bizdeki aylak tipinin ilk örnekleri Türk modernleşmesi ile birlikte Batı-Doğu ekseninde kaleme alınmış ve büyük ölçüde Batı’yı yanlış anlayan tipler olmuştur. Genel çerçevede bakılınca bu tiplerin tamamı kent insanıdır. Aynı zamanda modern dünyanın da bir temsili olan “kent”, onların tek varoluş alanlarıdır. Öte yandan kenti de doğru anladıkları söylenemez. Sürekli olarak Batılı eğlenceler peşinde koşan, giyimine kuşamına dikkat eden, Batılılaşmanın bir temsili olan “piyano” ve “Fransızca” ile temas hâlinde olan bu aylak tipler aslında giriştikleri hiçbir işi hakkıyla yerine getiremezler." (arkakapak.babil.com/bir-aylak-adam-...) katilanlar:
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Araba Sevdası
Araba Sevdası
Şık
Şık
Efruz Bey
Efruz Bey
Aylak Adam
Aylak Adam
·
433 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.