Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

691 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Acaba ben ne yaptım, ne okudum? Tüm delilleri okuyucuya veren, verdikleri deliller ile beraber cinayetleri okuyucunun da çözmesini isteyen gerçek bir polisiye mi okudum, bir Orta Çağ gerilim romanı mı okudum, dinler arası, mezhepler arası, tarikatların ve rahiplerin başrolde olduğu bir roman mı okudum, gerçek kişi ve toplulukların hâkim olduğu tarihi bir kurgu mu okudum yoksa sağlam bir bilgi yumağı olan koca bir ansiklopedi serisi mi okudum karar veremedim, aslında bu öğelerin hepsini içeren güzel bir roman okudum. Saydıklarımın hepsini içeriyor Gülün Adı, hem de edebi değeri yüksek bir eser olarak. Öncelikle şunu söylemek isterim ki roman hiç beklemediğim şekilde kaliteli öğelerle dolu bir şekilde polisiye bir roman. Okur tarafından kolay kolay bir şekilde hiç dikkat edilmeyecek unsurlar, hareketler Eco tarafından delil olarak biz okura veriliyor ve gerçek bir polisiye romanda olması gerektiği gibi de bu deliller okura ayrıntılı olarak sunuluyor, sunulduktan sonra da her bir delilin, her bir detayın analizi yapılıyor ve karakterler tarafından yapılan her bir analizin üzerine yine karakterlerin karşılıklı yorumu yapılıp okura tekrardan sunuluyor. Gerçek bir polisiye romanda olması gereken hatta bir şart olan en önemli ayrıntıdır bu durum. Yazar, okurdan hiçbir şekilde bir delil saklamamalı ve romanın karakteri ile beraber okurun da cinayete hâkim olup üzerinde düşünüp cinayeti çözmesini istemesidir, günümüz polisiye romanlarının özellikle de seri katil polisiye romanlarında bu durum yoktur çünkü okuyucuya sürpriz yapmak ister yazar ve bu sürprizini de okurdan deliller saklayarak ve sonrasında da pat diye önüne sererek yapar; ama dediğim gibi gerçek polisiye romanda bu hususlar kabul edilmez, Eco’nun yaptığı gibi her bir ince detay okura verilmelidir, okurun da soruşturmanın içinde olduğu düşünülüp çözmesine yardımcı olunmalıdır. Eco da bunu yapmış ve en ince detayına kadar William’ın bulduğu delilleri bize verip bizim de çözmemizi istemiş, çözmemiz zor olsa da en azından yorumlamamızı istemiş, istemiş ve biz okura yardım da etmiş. Yardım ama ne yardım, çok büyük bir yardım ama cinayetler de bir o kadar karışık yani çözmek maalesef o kadar da kolay değil; ama Eco delilleri bize verip sundukça William’ın zihnine, Adso’nun sorularına, yorumlarına ve düşüncelerine ortak olmak kitabın bana göre en güzel yeriydi. Umberto Eco, okuru doğru bir tanım yapmak gerekirse bilgiye boğuyor, Hıristiyanlık inancının derinliklerine iniyor, birçok din adamının eserleri hakkında bilgiler veriyor, Hıristiyan tarikatlarını kısım kısım da olsa detaylıca anlatıp kimin imparatora daha yakın, kimin papaya daha yakın olduğunun bilgilerini verip, romanın kurgusu ile harmanlayıp sayfaların arasına serpiştirmiş. Bazı yerler ağır gelebiliyor, bazı sözler, eser isimleri filan da Latince verildiği için okuma esnasında dipnotlara bakıldığından dolayı ağırlığın üstüne biraz daha ağırlık bindirilmiş. Bu kısımları okumak en azından benim için bazı yerlerde zor oldu. Bu ağır bilgi akışlarının ve detaylıca verilen diyalogların olduğu sayfalarda verilen Latince sözler ağır olan bu kitabın okuma hızını daha da yavaşlatıyor. Zaman zaman da arka arkaya birden fazla olunca daha da olumsuz etki oluyor, bazı Latince yazımların ise çevirisi hiç verilmemiş, sanırım daha önce farklı bir dipnotta çevirisi verilen söylemlerin ikinci bir çevirisi verilmemiş kitapta, ne de çok aklımızda tutarız ya… Tamam biraz önce yukarıda dediğim gibi dipnota bakmak zor ama çevirisi verilmeyince de bu sefer hiç olmuyor, aslında iki durum da kendi içinde farklı farklı iki tür bir sorun oluşturuyor ve maalesef okuma hızına da olumsuz etki ediyor. Verilen tarihi bilgilerde Eco, iki farklı zıt görüşün düşüncelerini, söylemlerini diyaloglar oluşturup sayfa sayfa okutuyor. Hıristiyan tarihine fazla hâkim değilseniz eğer bu kısımlarda neyin Eco’nun kurgusu olduğu neyin ise tarihi bir gerçek olduğu karıştırılabilir; çünkü Eco kurgusunu tarihi gerçekler ile o kadar güzel harmanlayıp, ortaya güzel bir sonuç çıkartıp eserine vermiş ki bunu ayırt etmek keyifli bir şekilde zor oluyor ve keyifli bir anlamsızlık da oluşuyor. Anlamak için çok da gerek yok aslında böyle bir şeye, önemli olan zaten yazarın kurgusunda kaybolmak değil midir? Bence kesinlikle öyledir. Kitap içinde olan birçok bilgi dipnotlar ile desteklenip okura açıklaması yapılmış ama tabii ki de bir dipnot seviyesinde verilmiş, tam manası ile kavranabilecek şekilde değil, onun için okurken yardımcı olarak Hz. Google’dan faydalanılırsa eğer kitabın içine daha rahat girilir. Gülün Adı denilince akıllara gelen bir başka isim de
Orhan Pamuk
Orhan Pamuk
'tur. Yeni Hayat kitabının daha giriş cümlesinde bile Gülün Adı etkisi görülüyor,
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım Kırmızı
ise gerek Orhan Pamuk’un olsun gerekse de Türk Edebiyatı’nın olsun şüphesiz en önemli eserlerinden biri. Bu iki kitap arasında da metinlerarası olarak birçok unsurda benzerlikler vardır. Şimdi öncelikle şunu demek isterim ki, Orhan Pamuk okumayanlar, okumadan karalayanlar ve postmodern edebiyata uzak olanlar hatta postmodern edebiyat okuyunca rahatsız olanlar “metinlerarasılık kuramını” bilmeden Orhan Pamuk’a intihal yakıştırmasını yapabilmekteler. Metinlerarasılık kuramı özellikle postmodern eserlerde fazlası ile karşımıza çıkmaktadır, yani yazarlar bunun zaten varlığını kabul ederlerken çalıntı, hırsız veya intihal demek ne kadar alakalı bir durumdur anlayamadım. Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı isimli eseri ise Gülün Adı ile beraber bu türe güzel birer örnektirler. İki eser için kendimce mukayeseli edebiyat yapmam gerekirse ilk önce kitap isimleri diyebilirim. İki romanda da tarihten beslenme, romanın kurgusunun geçtiği topraklara hâkim olan dinin insanlara olan etkisi, sanat, bilim ve dinin çatışması, sanat ve bilime ilgi duyanların çatıştıkları dinin etkisi yüzünden artık sahip oldukları dertleri, bu zaman içinde kurguya esas olarak hâkim olan cinayet ve cinayetin çözümlenme süreci gibi diyebilirim. İki romanda da karlı kış günleri hava durumuna hâkimdir. Benim Adım Kırmızı 9 günlük bir sürede geçerken Gülün Adı ise 7 günlük bir sürede geçmekte, Gülün Adı’nda mekân olarak sadece Melk Manastırı varken Benim Adım Kırmızı'da ise mekân olarak farklı evler, İstanbul’un sokakları bazen de sarayı vardır. İki eserde de yer yer açık olarak ama aslında bastırılmış şekilde cinsel duygular, cinsel fanteziler vardır. Gülün Adı’ndan ziyade Benim Adım Kırmızı’da hikâyede anlatıcı dikkat çeker, bazen köpek, bazen şeytan, bazen kırmızı renk, bazen bir para, bir ağaç bazen de bir ölü anlatır bize hikâyeyi. Gülün Adı’nda ise anlatıcı çömez olan Adso’dur ama her iki romanın anlatım tarafından ortak noktası ise genel konunun anlatımı anlatıcılar tarafından ara ara kesilip önceki bir döneme, geçmişe gidip gelmekte olmalarıdır. İki romanda da bu unsurlar metinlerarası bağlamda birbiri ile örtüşür. Pamuk için intihal diyenler ise postmodernizme daha yakından bakmaları ve anlamak istemeleri gerekmektedir; çünkü Gülün Adı ve Benim Adım Kırmızı bu duruma örnek olacak tek eserler de değildir. Ve bana göre Benim Adım Kırmızı da Gülün Adı’na göre daha güzel bir roman, tamam Benim Adım Kırmızı’nın içinde de dini bilgiler fazlası ile olsa da Gülün Adı kadar yok, hatta yarısı kadar da yok ama bana göre Benim Adım Kırmızı Gülün Adı’na göre çok daha güzel bir roman; ama sanırım bunda baş etken olarak yazarı kendi dilimizde yazdığı için okumanın ve içinde bizden bir şeyleri bulup okumanın da etkisi olsa gerek. Ağır bir kitap, okunması yer yer zor ve yoran bir kitap, okurken sakin kafa ile okumanızı, okuma sürenize uzun aralar verip fazla uzatmamanızı tavsiye ettiğim bir kitap. Okuduktan sonra sanırım en çok aklıma gelecek durumlar ise gülmenin dine ve insan zihnine olan etkisi, kösnüllüğün ne derece kötü olabildiği, kösnüllüğe etki eden derisel, tensel zevkin, duyulan ilginin dinen düşüncesi, derinin altında bulunanları düşünerek bu kösnül duyguları köreltilip köreltilemeyeceği, tinsel duygular, dinsel duygular, erk gücü hayatımızda ne kadar olmalı vs. vs. Sırf bu kısımlar için tekrardan okunabilecek bir kitap ve keşke aynı anda okunması daha da kolay olsaydı diyeceğimiz bir kitap da. youtube.com/watch?v=Dlr90NL... youtube.com/watch?v=d5p_U8J... youtube.com/watch?v=EaHx8S-... youtube.com/watch?v=O3ETFI2... Şuraya da filmin fragmanını bırakayım (kitap hakkında spoiler verebilir), youtube.com/watch?v=7-yYJgp...
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
16bin görüntüleme
Mert okurunun profil resmi
Tebrik ederim müthiş bir inceleme olmuş. Bazı kitaplar okuru yormayı sever, okur yorulursa; kitap için okumaktan başka bir uğraş peşine düşerse hem okur hem de yazar bundan zevk alır. Tabii okur kitap güzelse zevk alır ki siz de zevk almışsınız bu kitaptan. Diğer bir konu da müzikler, hocam ne yaptınız insanın tası tarağı toplayıp Kudüs'e Antakya'ya falan gidesi geliyor :) Dies Irae'ye bayıldım.
5 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Mert. Bu ilahiler eşliğinde okununca daha bir güzel oluyor, Dies Irae benim için de favori.
İsmail okurunun profil resmi
Neyse ki böyle salt yapılı, bilgi dolu incelemelere rastlıyoruz da, 1k'nın saçma iletilerle düşen kalite puanı yükselmiş oluyor.
mithrandir21 okurunun profil resmi
İsmail çok teşekkür ederim, dediğin iletiler özellikle son zamanlarda bayağı bir atağa geçtiler, anlamadım ne hikmettir virüs gibi yayılıyorlar sanırım.
NigRa okurunun profil resmi
Benim de okurken aklıma "Benim Adım Kırmızı" geldi desem ara ara, yav he he demezsin sanırım. :) Normalde "Gülün Adı" bu ay okumayı düşündüklerimin arasındayken Pamuk hiç aklımda bile yoktu, bir anda hadi okuyalım deyip, "Benim Adım Kırmızı" okumuş oldum Eco öncesinde, iyi bir tesadüf denk gelmiş oldu yani üst üste okumuş oldum. Ben de Benim Adım Kırmızı'yı daha zevk alarak okudum, dediğin gibi kendi dilimizde yazılmış olmasının etkisi olabilir. Ya da Gülün Adı'ndaki Latince cümlelerin fazlalığı da bir etken olabilir.
Ahmet Y okurunun profil resmi
Elinize sağlık...İncelemeniz sayesinde EcoOkurlar artacak ve bu duruma çok seviniyorum :)
Fatma okurunun profil resmi
Bu incelemenin üzerine bir inceleme yapmak hem size hem kitaba haksızlık olur. Teşekkürler :)
mithrandir21 okurunun profil resmi
Estağfurullah, teşekkür ederim yorumunuz için.
1 sonraki yanıtı göster
Mathmazel okurunun profil resmi
"Benim adim kirmizi" ve " gulun adi" ardarda okuyacagim merak ettim.inceleme bir harikaydi sizin yapacaginiz incelemeyi bekledim acikcasi.okuyacaklarima ekliyorum efendim.
3 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, iki kitap da çok güzel ama dediğim gibi Benim Adım Kırmızı benim için bir adım daha önde, beraber okunup beraberce yorumlanılacak tarafları çok fazla. Tavsiye ederim.
2 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Uğurcuğum göz kamaştırdın yine. Edebiyat üstüne yaptığı teorik çalışmalar baz alındığında Eco, Pamuk’la kıyaslanamaz. Asla ve kat’a. Roman üstüne teori okuyacaksan Eco bulunmaz bir kaynaktır. Ama iş romanın kendisine gelince Pamuk’un eline su dökemez bana sorarsan. İntihal üstüne ne düşündüğümü biliyorsun zaten. OP’nin metinlerarasılık ustası olduğunu defalarca bu fukara da paylaştı. Benim Adım Kırmızı ile Gülün Adı asla kıyas götürmez. Elbette OP açık ara öndedir.. Ben bu edebiyat ülkesinde Nobel’in OP’nin hakkı olmadığını düşünen tek bir adama rastlamadım. Bir tek bizimkileri ikna edemedi adam. İdeolojik bakınca öyle görünüyor herhalde. Oysa ideoloji bir fikir asla değildir)) Kalemine sağlık, ömrüne bereket.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Metin Abi çok teşekkür ederim. Eco ile Pamuk'u kesinlikle kıyaslamadım, yazar kıyaslamayı da hiç sevmem aslında. Dediğinde hemfikiriz, romanın kendisine gelince Pamuk gerçekten de çok iyi, çok önde, gerçi Eco'nun daha bir kitabını okudum ama sonuçta da Gülün Adı'nı okuduğum için roman olarak Benim Adım Kırmızı daha güzel deme cesaretini gösterebildim ve bunda da hemfikir olmak beni mutlu etti. Keşke Nobel'i bizimkiler de anlasa. Tekrardan teşekkür ederim Metin Abi, senin de ömrüne bereket.
Cem okurunun profil resmi
Uğur çok güzel bir incelemeydi bu...
mithrandir21 okurunun profil resmi
Cem Abi teşekkür ederim.
Ayşe* okurunun profil resmi
Uğur incelemen mükemmel olmuş, şimdi kitabı okuyunca Benim Adım Kırmızı ile de mukayese edebildim, gerçekten etkileri var :) Eco’nun sadece bir yazardan ziyade orta çağ bilimcisi tarafıda çokça göze çarpıyor, okuduğum en iyi kitaplar listesine attım bu kitabıda :) Ben gerçi Müge Anlı gibi çalışıp iz sürdüğüm için katili tahmin etmiştim, yanılmadım 😬 Ama gerçekten çok iyi bir kurgusu var, valla bravo adama. Seninde ağzına sağlık :)
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ayşe. Kitap roman olduğu kadar da nasıl desem dediğin Eco'nun Orta Çağ bilimcisi tarafından ansiklopedi kıvamında da. Her bir sayfasında romanın konusundan bir şeyler okurken aslında dönemden bilgiler de alıp farklı iki tarafın düşüncelerini de okuyoruz. Kitabın en çok hoşuma giden yönü de kilisenin soğuk boş koridorlarını gerçekçi bir şekilde yaşatmasaydı.
3 sonraki yanıtı göster
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.