Yeni yılın ilk okuması böyle güzel bir kitaba denk geldi umarım devamı da böyle olur. Çalıştığım işyerinde düzenlediğimiz okuma grubunda seçilen ilk kitap Sineklerin Tanrısı. Ben bu kitabı uzun zamandır kütüphanemde tutup okunma zamanını bekliyordum, demek ki şimdiymiş zamanı. Ama itiraf etmeliyim ki bende bu etkiyi yapacağını zannetmiyordum, dört baskın karakterle o kadar çok şey anlatıyor ki yazar hakkını vermek gerekli.
Hikayemiz günümüz dünyasında başlayan bir atom savaşı sırasında İngiltere’den kurtarılmaya çalışılan bir grup erkek çocuğun uçağının bir adaya düşmesi ve hayatta kalan çocukların birbirlerini bulmasıyla başlıyor. Bu çocukların yaşları 6-12 arasında ve büyüklerden ikisinin ismi Mercan Adasına gönderme olarak Jack ve Ralph. Bu göndermenin sebebini ise kitabı okuyup bitirince anlıyor okuyucu. Kuşkusuz ki yazar işi biliyor. Buradaki “iş” ise insanların fiziksel, psikolojik durum ve felsefesi. Bu kadar zor bir konuda 260 sayfalık bir kitapla okuyucuyu alt üst edip çeşitli düşünce ve sorgulamalara sevk edebiliyor yazar. Hiç ağdalı cümleler ve düşündürücü aforizmalar kullanmadan da harika bir kitap yazılacağının kanıtı gibi bu eser. Ayrıca Türkçe çevirisini yapan güzel insan Mina Urgan’ı da anmak gerekli burada, selam olsun.
Kitap bitince bende kalanlardan beni düşündürdüklerinden ve bende kalan sorulardan bahsetmek istiyorum. Zaten güzel bir okumanın sonucu da bu değil mi?
İktidar hırsıyla insanların yapacaklarının sınırı var mı?
Her insanda kuşkusuz şiddet eğilimi var, bunu açık etmenin sınırı nedir?
Bir arada yaşamak için kesinlikle bir lidere ve kurallara gereksinim var mı ? Varsa bunlar nasıl belirlenmeli-nasıl belirlendi.
İnsalık kültürünün ve inançların ortaya çıkışında korkularımınız ne kadar payı var?
Din nasıl ortaya çıktı, kurban geleneği çok eski tarihlerden beridir devam ediyor, çıkışı nasıl oldu bunda insanın tam tanımlayamadığı korkularının etkisi var mı?
Normal birisinin başka birisini öldürmesi için yani katil olması için psikolojik gerilim sınırı nedir? Hayvanları nedensiz öldüren de katil olur mu? Canileşen insan hep bir maskenin ardına gizleniyor bunu kitapta Jack’in ava çıkmadan yüzünü boyamasında görüyoruz. Normal yaşantıda öldürecekler ise daha değişik maskelerin altına gizleniyor, bunlardan bazıları “siyaset-her türlü devlet ve kişi çıkarı”, “meslek-askerlik”, “din-cihat” olarak gösterilebilir. Sizler-(bizler) birine eziyet ederken nasıl bir maske kullanıyorsunuz?
Entellektüel insanların sayısı hep az mı olur ve bu insanlar her zaman toplumdan uzakta kalıp tam kaynaşamaz mı? Bunların nedenleri nelerdir, nasıl aşılabilir?
Burada kafama takılan bir husus da okuma ritüelini yapan kişinin amacı sorularına cevap bulmak mı, yeni sorulara sahip olmak mı ve gerçekten bunların doğru cevabı var mı?